Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

ABD, nihayet zararının bir yerinden dönmüş oluyor mu?

Ülkenin en önemli politikalarını, kararlarını ve mesajlarını twitter üzerinden duyurmak Trump’ın kendi siyaset tarzının karakteristiği. Bu özelliğiyle Amerika’nın üç yüzyıllık...

22 Aralık 2018 | 4.957 okunma

Ülkenin en önemli politikalarını, kararlarını ve mesajlarını twitter üzerinden duyurmak Trump’ın kendi siyaset tarzının karakteristiği. Bu özelliğiyle Amerika’nın üç yüzyıllık siyaset geleneklerini yıkıyor olduğu yönünde eleştirilere konu oluyor.

Gerçi yıktığı tek siyaset geleneği bu değil elbet. ABD’nin her konuda kökleşmiş dış siyaseti, stratejileri konusunda bir başkanın nelere kadir olabileceğini gösteren mükemmel bir örneği oluşturuyor Trump. İşin doğrusu, ABD politikalarına veya stratejilerine her türlü günübirlik etkiden münezzeh bir dokunulmazlık ve değişmezlik atfeden yaklaşımlara karşı Trump’ın temsil ettiği tarz siyaset ve realite algılarımızı çok daha gerçekçi bir düzeye çekiyor. İşi daha da insanileştiriyor, bu politikalar her zaman insani olmasa da. Bu açıdan değerli arkadaşımız Yusuf Kaplan’ın dünkü yazısında günümüz siyasetine atfettiği postmodern karakter, günümüz dünyasını anlamaya bizi biraz daha yaklaştırıyor. Ama elbette her şeyi de anlamamıza yetmiyor, hiçbir teorinin tek başına her şeyi anlamaya yetmediği gibi.

Günümüzün uluslararası ilişkiler dünyasının tek veya çift kutuplu dünyaya özgü düzen özelliklerinin hiç birini yansıtmadığı çok açık. Bir ülkenin kendi içindeki demokratik dinamikleri o ülkenin istikrarı dış politikasının çoğu kez en büyük tehdidi oluyor ve bir ülkenin ilanihaye aynı çizgide bir dış politika yürütmesine engel oluyor.

Özellikler ABD gibi kuvvetler dengesinin sadece yasama, yürütme ve yargı gibi klasik güçler arasında kalmadığı, iş dünyasının, ailelerin, meslek gruplarının, sivil toplum teşekküllerinin, basının ve lobi faaliyetlerinin çok etkili olduğu bir ülkede dış politika her tür etkiye açık hale gelebiliyor.

O yüzden ABD’ye tek bir politik davranış atfetmek ve ilanihaye bu çizgi üzerinde sabit kalacağını beklememek gerekiyor.

Esasen ABD’nin Ortadoğu’daki politikaları, ABD menfaatleri açısından bakıldığında, baştan itibaren hiçbir rasyonel çerçeveye oturtulamayan politikalar. ABD’yi kendi politikalarından fazla tehdit eden kimse yok. ABD’nin Irak’ı işgali belki dışarıdan bakanlar için çok kârlı gibi görünebilir ama işin sonuna bakıldığında kârını sadece bazı silah lobilerinin devşirdiği, geriye kalan ABD halkının ve genel ulusal varlığının ise büyük faturalar ödemek zorunda kaldığı bir operasyonun sonuçlarını görmüş oluruz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Gazze ışığında üniversitenin misyonu 06 Mayıs 2024 | 134 Okunma Amerikan üniversitelerinde Aksa Tufanı dalgaları 04 Mayıs 2024 | 262 Okunma Filistin’e Özgürlük ve Bağımsızlık için Parlamenter İnisiyatifi 01 Mayıs 2024 | 59 Okunma İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî 27 Nisan 2024 | 231 Okunma Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 228 Okunma