Yalçın Bayer Hürriyet Gazetesi

YSK, TCK 250'nci maddeyi yok saydı

ESKİ DPT uzmanı, ekonomist ve eski CHP milletvekili Ali Nejat Ölçen Odatv’de diyor ki: “YSK Başkanı Sadi Güven, pazar günü halkoylaması devam ederken mühürsüz oy pusulalarının geçerli...

19 Nisan 2017 | 217 okunma

ESKİ DPT uzmanı, ekonomist ve eski CHP milletvekili Ali Nejat Ölçen Odatv’de diyor ki:

“YSK Başkanı Sadi Güven, pazar günü halkoylaması devam ederken mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılacağını açıklamış ve AKP temsilcisinin müracaatı üzerine bu açıklamayı yaptığını da belirtmiştir. Aslında, AKP’nin böyle bir müracaatı olmuşsa bunu YSK yönetimi kararı haline getirmesi gerekirdi.

Türk Ceza Kanunu’nun 250’nci maddesi (irtikap; ikna veya icbar yoluyla kamu görevlisini zorlamak) şöyle: ‘Görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine ve başkasına yarar sağlamasına ve bu yolda vaatte bulunmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi beş yıldan on yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.’

YSK Başkanı Sadi Güven mühürsüz oy kullanılmasına olur vererek görevlileri buna icbar etmiştir. 

Demokratik kitle örgütleri ve muhalefetteki siyasal partiler, yakınmakla yetinmemeli, YSK Başkanı’nın görevini kötüye kullanmasını kanıtlarıyla cumhuriyet başsavcılığına başvurarak YSK Başkanı’nın yargılanmasını sağlamalıdır.


ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI
Ölçen’in bu yazısını okurken, öğleden sonra Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ı kabul ettiği haberi geldi. Bu kadar hassas bir dönemde Erdoğan’ın, eskiden yanında danışmanlık yapan Arslan’la bu görüşmesi merak uyandırdı. Yüksek yargı organlarının bu tartışmalı konular gündemdeyken yüksek kamu görevlileri ile temasları sorun doğurabilir. Bu nedenle dikkatli olmak gerekir; cezai sorumluluk ile karlılaşma tehlikesi doğar.
Ortalık karmakarışık durumda!


KURALSIZ BALIKÇILIK DENİZLERİ KURUTTU
DENİZLERDE balık avı sezonu yine buruk bitti. Büyük umutlarla 1 Eylül’de ‘Vira bismillah’ nidaları ile denizlere açılan balıkçılar bu sezon da umduğunu bulamadı.

Neden mi? Çok sebep var.

Araştırmalarda lüferin yüzde 97’sinin, istavritin yüzde 61’inin, tekirin yüzde 16.7’sinin, sardalyenin yüzde 8.2’sinin, hamsinin yüzde 2.2’sinin, mezgitin yüzde 1.8’inin yasal boylarının çok altında olduğu belirlendi. Bu vahim tablo karşısında denizlerde balık türü kurumaz da ne olur?

Ağlara ne geldiyse, takıldıysa tutulmuş, tezgâhlara konulmuş, vatandaş da küçüklüğüne, boyuna posuna aldırmadan, sorgulamadan satın alıp afiyetle mideye indirmiş. Hem avlayan hem satan hem de satın alan bizler suçluyuz bugünkü olumsuzluğun oluşmasında, denizlerin kurumasında.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Gürer: Et için doğru politikalar geliştirilmeli 03 Mayıs 2024 | 79 Okunma İklimi koruyan adil bir dönüşüm 02 Mayıs 2024 | 38 Okunma CHP belediyelerinin sayısı artınca sendikalar yarışta 01 Mayıs 2024 | 111 Okunma Yunanlar bayram ediyor 30 Nisan 2024 | 285 Okunma Kamudaki ihmallerden dolayı ölümle sonuçlanan ilk dava sonuçlandı... Çorlu tren kazası kararı herkesten övgü aldı 26 Nisan 2024 | 1.183 Okunma