ÜLKEMİZDE çarpık yapılaşma konusunda çok şey söylenir de kararlı
bir şey yapılamaz. Ankara’dan Ömer Bekri adlı okurumuz bu konuda
diyor ki:
Yapana değil yaptırana bak“Bendeniz Ankara’da yaşıyor, ayda
ortalama bir kere de işlerim nedeniyle İstanbul’a gidiyorum.
Halaskârgazi Caddesi’nin Şişli-Osmanbey mevkisine denk gelen
bölümündeki, sağda fotoğrafını göreceğiniz bina tam bir ‘hilkat
garibesi’ niteliğinde. Binanın bu garip, hatta yüz karası halini
sorduğumda, çevredeki esnaftan aldığım cevap şu oldu: ‘Ağabey, bu
eski iki binanın ön cephesinin arka tarafını tıraşladılar, arka
tarafından yükselen ‘modern’ görünümlü binaları da temelden
oturtarak bu ‘eseri’ ortaya çıkardılar.’ Yani fotoğrafta görülen ön
cephe tahminen 40-45 cm kalınlığında bir ‘şekil’. Mimarlık ve
mühendislikle hiçbir alakam olmadığı için, binayı bundan 7-8 yıl
önce ilk gördüğümde “Allah Allah, bu eski binalar, üzerindeki bu
yükü nasıl taşıyor” diye çok safiyane, hatta aptalca bir de algı
içine düşmüştüm. Meğerse cephenin arka tarafı tıraşlanıp, orada
boşalan alana bu yeni binaları dikiyor ve tarihi binalara zarar
vermiyorlarmış! Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir hikâye
doğrusu. Bu tür binalardan, Osmanbey’den yukarıya, Şişli’ye doğru
yürüdüğünüzde daha da fazla örnek görüyorsunuz. Hani bizde “yapana
değil, yaptırana bak” derler ya. İşte bu yapı, bizim uluslararası
mimari çevrelerinde ciddiye alınmamamızın nedeni olabilir.
Uluslararası bir konferansta bu bina bir sunum ekranında belirirse
uluslararası haklı üne sahip mimarlarımızın diyecek hiçbir sözü
olamaz. Mahcup olurlar. Bu binanın 100 metre ilerisinde, yolun
diğer tarafında ‘Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlatmadan önce,
ordu komutanı olarak kaldığı ev’ yer almaktadır. Umarım sırada,
bugün müze olarak kullanılan ‘o ev’ yoktur!”