KENAN Demirkol, Ahmet Rasim Küçükusta, Canan Karatay, Yavuz Yörükoğlu, Yavuz Dizdar, Ümit Aktaş, Halit Yerebakan, Murat Kınıkoğlu, Elif Güveloğlu gibi sağlık uzmanlarını okuyoruz.
Toplum olarak çok kötü besleniyoruz. Gıda ambalajlarındaki
verileri hiç kaale almıyoruz. Topraktan çıkan gıdaların bazılarının
süper ilaç üstün yiyecekler olduğunu son birkaç yıldır sıklıkla
işitmeye başladık. Bu süper gıdaların çok bilinenlerini
sıralayalım: Alıç, ayran, asma yaprağı, avokado, ayçekirdeği, ayva,
badem, bakla, brokoli, bulgur, ceviz, çörekotu, domates, elma,
enginar, fındık, kinoa, ketentohumu, kızılcık, kivi, kuşburnu,
kuşkonmaz, sarmısak, sızma zeytinyağı, semizotu, soğan, soğuk deniz
balığı, şalgam, tereyağı, üzüm sirkesi, yerelması, yeşil çay,
yoğurt, zencefil, zerdeçal, zeytin...
Süper gıdaların her biri bizi güçlü, dingin, mutlu, dengeli,
neşeli, pozitif, güzel yapıyor. Amerikan tipi besinleri
tükettiğimizde ise obez, tembel, halsiz, çirkin bir forma
dönüşüyoruz. Hastalıklar da peşimizi bırakmıyor...
50 yaşındayım. Son 10 yıldır vahşi ABD’nin icadı olan sahte
gıdalardan uzak duruyorum. Sağlığım (tansiyon, şeker, nabız vs) iyi
durumda.
Monosodyum glutamat (MSG, Çin tuzu), nişasta bazlı şeker (NBŞ,
fruktoz, mısır şurubu), rafine tuz, kepeksiz un, antibiyotik,
genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) içeren bitkilere; yapay
tatlandırıcı, aroma verici, gıda boyası, margarin, BPA, asit,
emülgatör (E), kıvam arttırıcı, raf ömrünü uzatıcı maddeler içeren
ürünlere yaklaşmıyorum.
Dar gelirli, ortalama Türk insanlarının alışveriş listelerine
baktığımızda büyük bir kısmının ABD tipi yanlış ürünlerle
beslendiğini(!)gözlemliyoruz.
Yanlış beslenme bizim hastalıklarımızı ve ilaç tüketimimizi
arttırıyor. Ayrıca üretkenlik/çalışkanlık derecemizi de düşürüyor.
/ Ali ÖZDEMİR
B...