"Zikredince,
kalp temizlenir. Ancak, bir araya
toplanarak; oynamak, dönmek, zikir
değildir."
Kâdı Sirâcüddîn-i Ermenekî
hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 644 (m. 1246)’da,
Mısır’da bulunan Ermenek’te doğdu. 725 (m. 1325) senesinde İran’da
Kûs kadısı iken vefât etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde
şunları anlattı:
İmânı, itikâdı düzelttikten ve
İslâmiyete uygun ibâdetleri yaptıktan sonra, vakitleri, kalbi
temizlemek ile mamûr etmek lâzımdır. Allahü teâlâyı hâtırlamadan,
bir ân geçirmemelidir. Vücûd, eller, ayaklar dünyâ işleri ile
uğraşırken, kalp hep Allahü teâlâ ile olmalı, Onu hâtırlamakla
lezzet duymalıdır. Bu devlet, büyüklerimizin gösterdiği yolda,
herkese, az zamânda nasîb oluyor. Elhamdülillah siz, böyle olduğunu
biliyorsunuz. Belki de, çok az olsa bile, bir şey hâsıl
olmuştur...
Ele geçeni bırakmamak ve
şükretmek lâzımdır ve artmasına çalışmalıdır. Herkesin, sonradan
kavuşabildiği şeyler, bu yolda, başlangıçta ele geçer. O hâlde,
kazançlarının azı da, pek çoktur. Çünkü, dahâ başlangıçta
nihâyetten haberleri olur. Fakat, ele geçen, ne kadar çok olsa da,
az görmelidir. Ama şükretmeyi elden bırakmamalıdır. Hem şükretmeli,
hem de daha artmasını istemelidir...
Kalbin temiz olmasından maksat,
Ondan başkasının sevgisini kalpten çıkarmaktır. Kalbin hasta
olması, işte bu çeşitli bağlılıklardır. Bu bağlılıklar kesilip
atılmadıkça, hakîkî îmân nasip olmaz. İslâmiyyetin emirlerini
ve yasaklarını yerine getirmek kolay ve rahat olmaz. Her gün ve her
gece yüz kerre (Sübhânallahi ve bi-hamdihi
sübhânallahil’azîm) demelidir. Çok sevâbdır. Her
sabâh bir kerre (Allahümme mâ esbaha bî min ni’metin
ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şerîke leke, fe
lekel hamdü ve lekeşşükr) demeli ve her akşam (Mâ
esbaha) yerine (Mâ emsâ) diyerek, hepsini aynen
okumalıdır.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi
ve sellem” buyurdu ki: (Bu duâyı gündüz okuyan, o
günün şükrünü yapmış olur. Gece okuyunca, o gecenin şükrünü îfâ
etmiş olur). Abdestli okumak şart değildir. Her
gün ve her gece okumalıdır.
Zikredince, kalp temizlenir.
Yanî kalpten dünyâ sevgisi çıkar. Allah sevgisi yerleşir. Birçok
kimselerin, bir araya toplanarak; oynaması, dönmesi, zikir
değildir. Zikir, Allahü teâlâyı hâtırlamak demektir. Bu da,
kalp ile olur.
Kâdı Sirâcüddîn-i Ermenekî
hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 644 (m. 1246)’da,
Mısır’da bulunan Ermenek’te doğdu. 725 (m. 1325) senesinde İran’da
Kûs kadısı iken vefât etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde
şunları anlattı:
İmânı, itikâdı düzelttikten ve
İslâmiyete uygun ibâdetleri yaptıktan sonra, vakitleri, kalbi
temizlemek ile mamûr etmek lâzımdır. Allahü teâlâyı hâtırlamadan,
bir ân geçirmemelidir. Vücûd, eller, ayaklar dünyâ işleri ile
uğraşırken, kalp hep Allahü teâlâ ile olmalı, Onu hâtırlamakla
lezzet duymalıdır. Bu devlet, büyüklerimizin gösterdiği yolda,
herkese, az zamânda nasîb oluyor. Elhamdülillah siz, böyle olduğunu
biliyorsunuz. Belki de, çok az olsa bile, bir şey hâsıl
olmuştur...