“Yâ Resûlallah! Kardeşim
mazlum ise yardım ederim de, zâlim ise ona nasıl yardım
edebilirim?”
Burhâneddîn bin Muzaffer
hazretleri hadîs âlimlerindendir. 546 (m. 1151)’da doğdu. 620 (m.
1223)’de Musul’da vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i
şerîflerde Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)
buyurdular ki:
Enes bin Mâlik “radıyallahü
teâlâ anh” rivâyet eder:
Bir gün gördüm ki Server-i
Enbiyâ, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” ile musâfahâ
edip, buyurdu ki: "Müjdeler olsun sana yâ Ebâ Bekir. Hak
Sübhânehü ve teâlâ, bütün mahluklara, umûmi olarak, tecellî
eder. Ammâ, sana husûsi olarak tecellî eder."
Abdüllah bin Ömer “radıyallahü
teâlâ anhümâ” hazretleri rivâyet eyler. Resûlullah buyurdu
ki:
"Muhakkak Allahü tebâreke ve
teâlâ hazretleri, sizin üzerinize namazı, orucu, haccı ve zekâtı
farz etti ise, Ebû Bekir, Ömer ve Osmân ve Alî (radıyallahü teâlâ
anhüm) hazretlerinin sevgilerini farz etti. Her kimse bu
dördünden birine buğzederse, onun ne namazını, ne orucunu, ne
zekâtını ve ne de haccını kabul eder! Kıyâmet günü kabrinden
Cehenneme gitmek üzere haşr olunur."
İbn-i Ömer “radıyallahü
teâlâ anhüma” şöyle rivâyet etti: Hazreti Ömer, Umre için
Resûlullahtan izin isteyince, Resûlullah “Yâ ahî (Ey
kardeşim) duânda bizi de unutma!” buyurdu.
Alî ibni Ebî Tâlib “radıyallahü
teâlâ anh” dedi ki: Resûlullah’tan işittim, buyurdu ki: Semâya
yükseldiğim gece [Mirâc gecesi], Rabbim azze ve celle bana Ebû
Bekir’in sesi ile hitap buyurdu. Benim gönlümden geçti ki, bu ses
Ebû Bekir’indir. Hak sübhânehü ve teâlâ kalbimden geçen endîşeyi
bilip, buyurdu ki: “Yâ Ahmed! Mûsâ bin İmrân ile konuşurken, onun
gönlünü gördüm ki, kavminin hepsinden Hârûn’u daha çok sever.
Ona Hârûn'un sesi ile hitap ettim. Senin gönlünü gördüm ki,
Ebû Bekir’i çok seversin. Sana Ebû Bekir’in sesi ile
hitap ettim.”
Ali bin Sehl’in rivâyet ettiği
hadîs-i şerîfte, Resulullah Efendimiz Hazreti Enes bin Mâlik’e
(radıyallahü anh) buyurdu ki: “Zâlim de olsa, mazlum da olsa,
kardeşine yardım et!”
Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)
“Yâ Resûlallah! Kardeşim mazlûm ise yardım ederim de, zâlim ise ona
nasıl yardım edebilirim?” diye sordu. Resulullah Efendimiz
buyurdu ki:
“Onu zulümden vaz geçirmen,
senden ona yardımdır.”