“Ölü kabre konulunca,
yanına yüzleri siyah ve gök gözlü iki melek gelir. Birine Nekir,
diğerine Münker denir."
Ebû Tâhir Ziyâdî hazretleri
Şafiî âlimlerindendir. 317 (m. 929)’da İran’da Nişâbûr’da doğdu.
410 (m. 1019)’da vefât etti. Hadîs ilminde büyük bir
âlimdir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:
Berâ bin Âzib’in (radıyallahü
anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûl-i ekrem (sallallahü
aleyhi ve sellem) “Kâfire, 'Rabbin kim?' diye suâl
olunur. O da; 'Bilmiyorum' der. O zaman kâfire demir bir topuz
ile vurulur. Eğer bununla bir dağa vurulmuş olsa idi, o dağ toprak
olurdu. Kâfir, o topuz ile vurulunca öyle bir bağırır ki sesini
insan ve cinden başka her şey işitir” buyurdu.
Diğer bir hadîs-i
şerîfte; “Ölü kabre konulunca, yanına iki melek gelir. Onu
tutarlar. 'Rabbin kimdir?' diye suâl ederler. Ölü; 'Rabbim
Allahü teâlâdır' der. 'Size gönderilen o zât
kimdir?' diye suâl ederler. Ölü; 'O, Allahü teâlânın
Resûlüdür' der. 'Bunu nereden biliyorsun?' derler. Ölü;
'Allahü teâlânın kitabı Kur’ân-ı kerîmde okudum. Ona îmân ettim ve
Onu tasdik ettim' der.”
Enes bin Mâlik’in (radıyallahü
anh) rivâyet ettiği diğer bir hadîs-i şerîfte, Resûl-i ekrem “Ölü
kabre konulunca, yanına yüzleri siyah ve gök gözlü iki melek gelir.
Birine Nekir, diğerine Münker denir. O kimseye; 'Muhammed hakkında
ne dersin?' dediklerinde, eğer mümin ise, bu iki meleğin
suâllerine cevap olarak; 'Muhammed, Allahü teâlânın kulu ve
Resûlüdür. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden
abdühû ve Resûlühü' der. Bu iki melek; 'Biz elbette biliyoruz
ki, sen dünyâda da böyle derdin' derler. Sonra o kimsenin
kabri her tarafından kırkar metre genişler ve aydınlanır. Bundan
sonra o kimseye uyu denildiğinde, o kimse; 'Beni bırakın, çoluk
çocuğuma gidip bu hâli haber vereyim' der. Melekler ona;
'Kendisini ancak, çok sevdiği hanımı uyandıran yeni dâmâd gibi
rahat uyu' derler. Böylece, Allahü teâlâ onu yattığı yerden
uyandırıncaya kadar, rahat ve huzûr içerisinde uyur... O kimse
kâfir ise, bu iki meleğe cevap olarak; 'Ben bilmem, insanlardan
işitirdim, bir şeyler söylerlerdi, ben de onu söylerdim' der.
Bu iki melek; 'Biz elbette biliyoruz ki, sen öyle
derdin' derler. Sonra toprağa; 'Sıkış!' diye emrolunur.
Toprak o kimse üzerine sıkışır, kaburga kemiklerini birbiri üzerine
geçirir ve Allahü teâlâ onu bu yattığı yerden kaldırıncaya kadar,
dâima azâbda bulunur' buyurdu."