"Ümmetimin fesada
uğradığı zamanda, bir sünnetimi öğretene yüz şehit sevabı
verilir."
Yahyâ Mezûrî hazretleri Mevlânâ
Hâlid-i Bağdadî’nin talebelerinin büyüklerindendir. Hicrî onüçüncü
asrın yarısında yüz yaşlarında iken Bağdat’ta vefât etti. Mevlânâ
Hâlid-i Bağdadî hazretleri, yüksek halîfesi Yahyâ Mezûrî ile
mektuplaşırlar, ona nasihatlerde bulunurlardı. Bu mektuplarından
birinde buyurdular ki:
Her türlü hamd, sonsuz nimetler
sahibi olan Allahü teâlâya mahsûstur. Peygamberlerinin en yücesi
olan ve hiçbirinin uğramadığı eziyetlere uğrayan, Hazreti
Muhammed’e (sallallahü aleyhi ve sellem) ve O’nun yüce Âl, Eshâb,
Ezvâc-ı tâhirat ve Ahbabına salât ve selâm
olsun...
Muhterem efendim, senedim ve
dayanağım, Allahü teâlânın yolunu neşreden derin âlim Molla
Yahyâ’nın ihsân ederek gönderdiği mektup ile şereflendik. Cenâb-ı
Hak, karşılığında bereketli sevaplar ihsân eylesin. Mektûbunuzu
okuduk, tam bir ihlâs ve hasretle yazıldığını mübârek hâl ve güzel
ahlâkınızı yansıttığını gördük. Beraberinde, malum şeyhin mektubu
da geldi. Kerîm ve raûf olan Rabbimiz teâlâ hazretleri ona hüsn-i
hatime ihsân eylesin! Bu vesile ile sizlere asıl vasiyetimi
bildiriyorum:
Uzun zamandır bu diyarda
unutulmuş gibi olan tarîkat-i aliyye’yi öğretmekte ve yaymakta
takatiniz miktârınca çalışınız. Müslümanların bu yola girmeleri ve
uymaları için, anlayacakları delîller ile onları aydınlatıp teşvik
ediniz. Şurası kesin olarak anlaşılmıştır ki, büyüklerimizin
gönlünde yer tutabilmeleri mübârek İslâm bilgilerini
yani Ehl-i sünnet itikâdını ve fıkıh, ilmihâl bilgilerini
yaymaları ve bu yolda çalışanlara destek olmaları
miktarıncadır...
İşittiğimize göre vaktiyle
İmâdiye şehrinin çoğu köylerinde cemâat ile namaz kılınmak ve
zikr-i ilâhî yapılmakla ma’mûr mescidler varmış. Fakat acaba şimdi
vaziyet nedir? Belki bu ma’mûrluk kalkmış, câmiler
garip kalmıştır. Artık bu mescidlere gidip gelen kalmamıştır!
Bizleri seven Ziver Paşa’ya bizim adımıza, câmileri bu gariplikten
kurtarmaya çalışmasını söylerseniz, pek büyük bir ecre, sevâba
kavuşursunuz. Nitekim, Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh)
bildirdiği hadîs-i şerîfte;
“Ümmetimin fesada uğradığı
zamanda, bir sünnetimi öğretene yüz şehit sevabı
verilir” buyurulmuştur. Allahü teâlânın selâmı, rahmeti ve
bereketi üzerinizde olsun.
Yahyâ Mezûrî hazretleri Mevlânâ
Hâlid-i Bağdadî’nin talebelerinin büyüklerindendir. Hicrî onüçüncü
asrın yarısında yüz yaşlarında iken Bağdat’ta vefât etti. Mevlânâ
Hâlid-i Bağdadî hazretleri, yüksek halîfesi Yahyâ Mezûrî ile
mektuplaşırlar, ona nasihatlerde bulunurlardı. Bu mektuplarından
birinde buyurdular ki:
Her türlü hamd, sonsuz nimetler
sahibi olan Allahü teâlâya mahsûstur. Peygamberlerinin en yücesi
olan ve hiçbirinin uğramadığı eziyetlere uğrayan, Hazreti
Muhammed’e (sallallahü aleyhi ve sellem) ve O’nun yüce Âl, Eshâb,
Ezvâc-ı tâhirat ve Ahbabına salât ve selâm
olsun...
Muhterem efendim, senedim ve
dayanağım, Allahü teâlânın yolunu neşreden derin âlim Molla
Yahyâ’nın ihsân ederek gönderdiği mektup ile şereflendik. Cenâb-ı
Hak, karşılığında bereketli sevaplar ihsân eylesin. Mektûbunuzu
okuduk, tam bir ihlâs ve hasretle yazıldığını mübârek hâl ve güzel
ahlâkınızı yansıttığını gördük. Beraberinde, malum şeyhin mektubu
da geldi. Kerîm ve raûf olan Rabbimiz teâlâ hazretleri ona hüsn-i
hatime ihsân eylesin! Bu vesile ile sizlere asıl vasiyetimi
bildiriyorum: