"Allahü teâlâ, ilmi
âlimlerden çekip almaz. Ancak âlimi, ilmiyle beraber çekip
alır."
İbn-ül-Hızâ hazretleri Mâlikî
mezhebi âlimlerindendir. 348 (m. 948)’de, Endülüs’te (İspanya)
Kurtuba (Cordoba) şehrinde doğdu. İşbiliyye (Sevilla), sonra
Serakusta (Saragosta) kadılığına tayin edildi. Bu vazîfede iken,
416 (m. 1025)’de vefât etti. Hadîs ilminde çok yükseldi. Şöyle
anlattı:
Abdullah bin Amr bin As
(radıyallahü anh) rivâyet etmiştir: Resûlullah (sallallahü aleyhi
ve sellem) buyurdu ki: “Allahü teâlâ, ilmi âlimlerden çekip
almaz. Ancak âlimi, ilmiyle beraber çekip alır. Yeryüzünde âlim
kalmayınca insanlar câhilleri önder edinirler. Onlara sorarlar
onlar da ilimsiz olarak fetvâ verirler. Dalâlete düşerler ve
başkalarını da saptırırlar.”
Abdullah bin Amr (radıyallahü
anhüma), bir gece rüyâsında, bir parmağını balda, bir parmağını da
yağda görür. Ertesi gün Resûlullah efendimize bu rüyâsını sordu.
Resûl-i ekrem, “Bal, Kur’ân-ı kerîm, yağ ise Tevrat’tır. Sen
her ikisini de okuyacaksın” buyurdu. Bu hadîs-i şerîf, onu
ilim talebine teşvik etmiştir.
Hazreti Ömer (radıyallahü anh)
buyurdu ki: “Her kim kavmini ilme, fıkha yöneltirse, onlara hayat
kazandırır. Kim onları fıkhın dışına götürürse, onların helâkına
sebep olur.”
Ziyâd bin Cübeyr’e “İslâmı yıkan
bir şey biliyor musun?” dendiğinde, “Hayır” dedi. Soran şahıs dedi
ki: “Âlimin zellesi (yanılması) münâfıkların Kur’ân-ı kerîmin
hükümlerine karşı gelmesi, sapık din adamlarının hüküm
vermesidir.”
Mugîre bin Şu’be (radıyallahü
anh) rivâyet etmiştir: Resûlullah buyurdu ki: “Allahü teâlâ
size annelere isyanı, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, verilecek
borcun verilmemesini, verilmeyen bir şeyin alınmasını haram kıldı.
Yine Allah sizin için çok suâl sormayı, çok konuşmayı, malı
sebepsiz ve lüzumsuz yere harcamayı kerih gördü.” Bu hadîs-i
şerîfte anne-baba hakkına riâyetten bahsedilmekte ve onların
hakkına riâyet etmemenin büyük günahlardan olduğu
bildirilmektedir.
Hadîs-i şerîfte sâdece annelerin
hakkı zikredilmesi, anne hakkı daha büyük olduğu içindir. Anneler
zikredilerek, babalar da kasdedilmiştir. Yine bu hadîs-i şerîfte,
kendine lâzım olmayan şeyleri sormayı, onlarla meşgul olmayı
yasaklamaktadır. Yine bu hadîs-i şerîf, malı günah olan yerlere
sarf etmeyi de yasaklamaktadır. Denildi ki: “Bu hadîs-i şerîf,
fayda gelmeyecek yerlere harcetmeyi yasaklamaktadır.”
İbn-ül-Hızâ hazretleri Mâlikî
mezhebi âlimlerindendir. 348 (m. 948)’de, Endülüs’te (İspanya)
Kurtuba (Cordoba) şehrinde doğdu. İşbiliyye (Sevilla), sonra
Serakusta (Saragosta) kadılığına tayin edildi. Bu vazîfede iken,
416 (m. 1025)’de vefât etti. Hadîs ilminde çok yükseldi. Şöyle
anlattı:
Abdullah bin Amr bin As
(radıyallahü anh) rivâyet etmiştir: Resûlullah (sallallahü aleyhi
ve sellem) buyurdu ki: “Allahü teâlâ, ilmi âlimlerden çekip
almaz. Ancak âlimi, ilmiyle beraber çekip alır. Yeryüzünde âlim
kalmayınca insanlar câhilleri önder edinirler. Onlara sorarlar
onlar da ilimsiz olarak fetvâ verirler. Dalâlete düşerler ve
başkalarını da saptırırlar.”
Abdullah bin Amr (radıyallahü
anhüma), bir gece rüyâsında, bir parmağını balda, bir parmağını da
yağda görür. Ertesi gün Resûlullah efendimize bu rüyâsını sordu.
Resûl-i ekrem, “Bal, Kur’ân-ı kerîm, yağ ise Tevrat’tır. Sen
her ikisini de okuyacaksın” buyurdu. Bu hadîs-i şerîf, onu
ilim talebine teşvik etmiştir.