Hafnâvî hazretleri bir
gün âlim bir zâtla yolda giderken, karşılarına kendisinin velî
olduğunu iddia eden birisi çıkar!..
Ebü’l-Mekârim Hafnâvî hazretleri
evliyânın büyüklerindendir. Mısır’da doğdu. 1181 (m. 1767)
senesinde aynı yerde vefât etti. Üstün hâllerinden ve
kerâmetlerinden bazıları şunlardır:
Hafnâvî hazretleri bir gün âlim
bir zâtla yolda giderken, karşılarına kendisinin velî olduğunu
iddia eden birisi çıktı ve; “Siz ikiniz önümüzdeki Cuma gününde
vefât edersiniz” dedi. O zaman Hafnâvî; “Yemin ederim ki sen
yalancısın” buyurdu. Yanındaki âlim, o adamın sözleri tesîrinde
kalıp ölümden korktu ve; “Efendim ona yalancı demeyiniz, doğru
olabilir” dedi. Hafnâvî o zaman; “Bu Cuma geçtiği gibi sonraki
Cumalar da geçecek. Hâlâ bu adamın söylediğine inanıyor musun?”
dedi. Hakîkaten Cumalar gelip geçti.
Şeyh Ali Miyehî anlatır: “Seyyid
Abdürrahmân Ayderûsî, Kâhire’ye geldiğinde, Muhammed Hafnâvî’yi
ziyâret etti. Ayderûsî’nin evime teşrîflerini çok arzu ederdim.
Fakat kendimi çok aşağı gördüğümden, benim gibi aşağı bir kimsenin
evine böyle mübârek bir zâtı davet etmekten hayâ ediyordum.
Nihâyet bu arzumu Hafnâvî’ye arz ettim. Buyurdu ki: “İnşallah o
sana gelecek. Arzu ederse fakirler yemeği olan serîd (tirid)den
yer. Onu çağırma, kendine de fazla ikramda bulunma.” Ben de sözüne
uydum. Hicaz’a sefer arzumdan da vazgeçtim. Çok geçmeden Ayderûsî
evimi teşrîf etti. Ona; “Efendim size sâdece serîd (tirid)
hazırlayacağım” dedim. “Olur” buyurup bizimle sohbete başladı.
Üstâd Hafnâvî’nin faziletlerinden bahsetti. Ayderûsî bir ara;
“Şimdi onun Malta adasındaki çok garip bir hâdisesini anlatayım”
deyip şunları anlattı:
“Malta’daki Müslümanlardan bir
esîr orada bir mescide uğradı. İçerideki zikri işitip, onlara;
'Hangi zâtın bildirdiği vazîfeleri okuyorsunuz?' dedi. Onlar
da; 'Şeyh Hafnâvî’nin' dediler. O kişi o zaman; 'Yâ Rabbî! Bu
zât için senden istiyorum. Eğer bu zât evliyâ ise esîrlikten
kurtulmamı nasîb et' diye yalvardı. Akşam olduğunda esîri yine
zindana kapadılar. Esîr o gece bir rüyâ gördü. Rüyâsında bir zât
kendisine eğerli ve sefere hazır bir at getirdi. 'Buna bin ve
sür' buyurdu. O da ona binip sürdü. Deniz kenarına kadar
geldi. İskenderiyye’ye gitmek üzere bir gemi bulup, atı ile
birlikte ona bindi. Gemi, İskenderiyye limanına vardı. Adadaki esîr
zât karaya çıktı. O esnada uykudan uyandı ve kendisini
İskenderiyye’de buldu. Boynunda zindanda taktıkları zincir bukağı
yoktu. Doğruca Şeyh Muhammed Hafnâvî’nin huzûruna gidip, başından
geçenleri haber verdi.''
Ebü’l-Mekârim Hafnâvî hazretleri
evliyânın büyüklerindendir. Mısır’da doğdu. 1181 (m. 1767)
senesinde aynı yerde vefât etti. Üstün hâllerinden ve
kerâmetlerinden bazıları şunlardır:
Hafnâvî hazretleri bir gün âlim
bir zâtla yolda giderken, karşılarına kendisinin velî olduğunu
iddia eden birisi çıktı ve; “Siz ikiniz önümüzdeki Cuma gününde
vefât edersiniz” dedi. O zaman Hafnâvî; “Yemin ederim ki sen
yalancısın” buyurdu. Yanındaki âlim, o adamın sözleri tesîrinde
kalıp ölümden korktu ve; “Efendim ona yalancı demeyiniz, doğru
olabilir” dedi. Hafnâvî o zaman; “Bu Cuma geçtiği gibi sonraki
Cumalar da geçecek. Hâlâ bu adamın söylediğine inanıyor musun?”
dedi. Hakîkaten Cumalar gelip geçti.
Şeyh Ali Miyehî anlatır: “Seyyid
Abdürrahmân Ayderûsî, Kâhire’ye geldiğinde, Muhammed Hafnâvî’yi
ziyâret etti. Ayderûsî’nin evime teşrîflerini çok arzu ederdim.
Fakat kendimi çok aşağı gördüğümden, benim gibi aşağı bir kimsenin
evine böyle mübârek bir zâtı davet etmekten hayâ ediyordum.
Nihâyet bu arzumu Hafnâvî’ye arz ettim. Buyurdu ki: “İnşallah o
sana gelecek. Arzu ederse fakirler yemeği olan serîd (tirid)den
yer. Onu çağırma, kendine de fazla ikramda bulunma.” Ben de sözüne
uydum. Hicaz’a sefer arzumdan da vazgeçtim. Çok geçmeden Ayderûsî
evimi teşrîf etti. Ona; “Efendim size sâdece serîd (tirid)
hazırlayacağım” dedim. “Olur” buyurup bizimle sohbete başladı.
Üstâd Hafnâvî’nin faziletlerinden bahsetti. Ayderûsî bir ara;
“Şimdi onun Malta adasındaki çok garip bir hâdisesini anlatayım”
deyip şunları anlattı: