Abdülfettâh-ı Bağdadî Akrî
hazretleri İstanbul’daki âlim ve evliyânın en büyüklerindendir. 192
(m. 1778) senesinde Bağdad’da doğdu. Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî
hazretlerinin talebesidir. Tasavvufta pek yüksek derecelerin sahibi
ve fıkıh ilminde büyük âlim idi. İstanbul halkı senelerce onun
feyz ve bereketlerinden istifâde etti. 1281 (m. 1864) senesinde
Üsküdar'da vefât etti. Ebû Eyyûb-el-Ensârî ve diğer Eshâb-ı
kirâmdan sonra, İstanbul’un en yüksek üç evliyâsından biri de
Abdülfettâh-ı Akrî hazretleridir.
Bu mübarek zat buyurdu
ki:
Bir sahâbîye hattâ herhangi bir
Müslümana dil uzatmak câiz olmaz. Her Müslümanı ve Eshâb-ı kirâmın
hepsini iyilikle yâd etmemiz emrolundu. Üstadım Mevlânâ Hâlid-i
Bağdâdî, (Âdâb-ı tarîka-i
aliyye) kitâbında buyuruyor ki: (Ehlullaha
itirâz eden kimsenin kâfirlik üzere öleceğini gösteren hadîs-i
şerîfler vardır. Velînin masum olması şart değildir. Eshâb-ı kirâm
arasında had cezâsı verilen ve eli kesilen oldu. Hâlbuki, sahâbenin
en aşağı derecede olanı da velî idi. Hepsi, sahâbî olmayan
velîlerin hepsinden daha yüksek idiler. Velîlerin hepsi,
günâha devam etmekten mahfûzdurlar. Hepsi tövbe ve istiğfâr eder.
Belki, bazen günâh işlediği için pişmanlıkları, ağlamaları, Allahü
teâlâya yalvarmaları daha çok olur. Dereceleri artar. Bu
sebeple, (Hikem-i Atâiyye)de, (Zillet ve
inkisâra sebep olan günâh, izzet-i nefse ve kibre sebep olan
tâatten daha hayırlıdır) denilmiştir. Amelleri ve sıfatları
müsâvi olan iki velîden, tövbesi daha çok olanın, masûm
olandan daha üstün olduğu bildirildi.)