"Bir hata ve bir
kusur meydana çıkar, bir günaha düçâr olursan, hemen Allaha
yönel..."
Burhânüddîn İbn-i Abdülhak
hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 669 (m. 1270)’de
Şam’da doğdu. 744 (m. 1343)’de vefât etti. Derslerinde buyurdu
ki:
Kimsenin ayıbına bakmamalı, kendi
ayıplarını görmelidir. Kendini hiçbir Müslümandan üstün
bilmemelidir. Her Müslümanı kendinden üstün tutmalıdır. Her
Müslümanı görünce, kendi saadetinin, onun duâsını almakta
olabileceğine inanmalıdır. Kendinde hakkı bulunanların kölesi gibi
olmalıdır. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)
buyurdu ki: “Üç şeyi yapan Müslümanın îmanı kâmildir: Âilesine
hizmet etmek, fakirler arasında oturmak ve hizmetçisi ile birlikte
yemek.”
Kimseyi gıybet etmemelidir.
Gıybet yapana mâni olmalıdır. Emr-i mâruf ve nehy-i anil-münker
yapmayı âdet edinmelidir. Muhammed bin Alyân'a, "Allahü teâlânın
râzı olduğu nasıl anlaşılır?" dediklerinde, "Tâat etmek tatlı ve
günah işlemek acı gelmesinden anlaşılır" buyurdu.
Fakir olmaktan korkarak, cimrilik
yapmamalıdır. Şeytan, insanları fakir olursun diyerek ve fuhşa
sürükleyerek aldatır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Âilesi
çok, rızkı az olup, namazlarını iyi kılan ve Müslümanları gıybet
etmeyen, Kıyâmet günü benim yanımda olur).”
“Allahü teâlâ, (Ben azîmüşşân,
İslâm’da ağaran saç ve sakala azâb etmekten hayâ ederim)
buyurdu.” [Bu hayâya “Rahmet hayâsı” denir. Hazreti Ebüdderdâ,
Humus halkına, “Siz Allahü teâlâdan utanmaz mısınız?
Oturamayacağınız binalar yapıyorsunuz. Yiyeceğinizden çok mal
biriktiriyorsunuz. Ömrünüz boyunca ulaşamayacağınız uzun emeller
peşinde koşuyorsunuz” buyurdu. İşte bu utanmaya da “Gurûr hayâsı”
denir. Resûlullah efendimiz “Hayâ îmândandır. Hayâ
Cennettedir” buyurdular. Burada anlatılan hayânın adı da,
“İmân hayâsı”dır. Bir de ziynet (süs) hayâsı vardır ki, kimde
bulunursa onu süsler. Hadîs-i şerîfte “Rıfk, bulunduğu yere
sâdece süs getirir” buyuruldu. Bu rûhu süsleyen bezeyen bir
hayadır.”]
Bir kimse kendisinden nasihat
istediğinde ona buyurdu ki: “İnsanlar arasında bulunmak zorunda
kalırsan, kalp kırmaktan sakın. Çok sakın... Öyle dikkatli ol
ki, Allahü teâlânın rahmet nazarından düşürecek bir harekette
bulunmayasın. Edeb dışı bir sözün ve hareketin sebebiyle sana göz
dikmesinler.”
“Cenâb-ı Hakkın tövbe kapısı
devamlı açıktır. Bir hatâ ve bir kusur meydana çıkar, bir günaha
düçâr olursan, hemen Allaha yönel. Senden beklenen budur. Şayet bu
şekilde yaparsan, Rabbimiz fadlı ve keremiyle kabul
buyurur.”