Mehmed Bahaeddin Efendi, Nakşibendi-Halidi büyüklerindendir.
Konya'nın Bozkır kazasında doğdu. Babası Muhsin Efendiden bu yolun
tahsil ve sülukunü tamamladıktan sonra Konya'ya giderek ilim
ve tarikatın yayılmasına hizmet etti. 1321 (m. 1903)’de vefat etti.
“İkazü'n-Nâimîn ve Tenbihu'l-Mukallidîn” isimli risalesinde şöyle
buyuruyor:
Nûr sûresi, otuzbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey mü’minler!
Hepiniz, Allahü teâlâya tövbe ediniz! Tövbe etmekle
kurtulabilirsiniz) buyurmuştur. Tahrîm sûresi, sekizinci âyet-i
kerîmesinde meâlen, (Ey îmân eden seçilmişler! Allahü teâlâya
dönünüz! Hâlis tövbe edin! Yanî tövbenizi bozmayın! Böyle tövbe
edince, Rabbiniz, sizi belki affeder ve ağaçlarının, köşklerinin
altından [önünden] sular akan Cennetlere sokar) buyurmuştur. En’âm
sûresi, yüzyirminci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Açık olsun, gizli
olsun günâhlardan sakınınız!) buyurmuştur. Günâhlarına tövbe etmek,
herkese farz-ı ayndır. Hiç kimse tövbeden kurtulamaz. Nasıl
kurtulur ki, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” hepsi
tövbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed
“aleyhi ve aleyhimüssalevât” buyuruyor ki: (Kalbimde [envâr-ı
ilâhiyyenin gelmesine engel olan] perde hâsıl oluyor. Bunun için
her gün, yetmiş kerre istiğfâr ediyorum.)