Tasavvuf yolunda
ilerlemek için, önce tövbe, sonra istihâre
yapılırdı.
Kabûlî Mustafa Efendi, Rufai
tarikatı şeyhlerindendir. Edirne'de doğdu. Önceleri mahkeme baş
kâtibi iken sonradan mesleğini terk ederek Rufai yoluna girdi ve
hanesini dergâh yaparak talebe yetiştirdi. 878 (m. 1473)’de vefat
etti. Kenzü'l-Esrar ismindeki kitabında şöyle anlatır:
Tasavvuf, kalbi sâf yapmak,
temizlemek demektir. Bu da, zikr-i ilâhî ile olur. Bütün insanların
dünyâ ve âhiret iyiliklerine kavuşması, hakîkî sâhibimiz olan
Allahü teâlânın ismini çok zikretmekle hâsıl olur. Şu kadar var ki,
zikri, bir velîden veyâhud onun izin verdiği, ona doğru bağlanmış
bulunan bir zâttan öğrenmesi, ondan izin alması lâzımdır. Böyle
öğrenmeksizin yapılan zikrin faydası pek az olur, belki de hiç
olmaz. Çünkü, izin alarak yapılan zikir, mukarreblerin işidir.
İzinsiz zikir ise, ebrârın işidir. Bunun için, (Ebrârın ibâdetleri,
iyilikleri, mukarreblere günâh, kusûrdur) buyurulmuştur. Tasavvuf
bilgilerinin mütehassısları, (Zikretmekle kalb...