Mutasavvıflar, mutlak
suskunluk içindedirler ve ilâhi nûrun etkisi altında şaşkın bir
vaziyettedirler.
Şeyh Abdüsselâm hazretleri
Hindistan’da yetişen evliyânın büyüklerindendir. 907 (m. 1501)’de
doğdu. Şah Nizâm Nârnûlî’den hilâfet aldı. 1033 (m. 1623)’de
vefât etti. Bir sohbetinde talebelerine şunları
anlattı:
Tasavvuf yoluna girmek için önce
tövbe lazımdır. Altı çeşit tövbe vardır:
1. Kalb ile tövbe: Kalben bütün
kötü arzularını firenler ve önler. Kıskançlığı ve nefsin diğer
arzularını öldürür. Kul ile Allahü teâlâ arasındaki perdelerin
kalkmasına yardım eder.
2. Dil ile tövbe: Kötü sözler
söylemekten dili alıkoymak ve onu devamlı Allahü teâlâyı zikre ve
Kur’ân-ı kerîm okumaya alıştırmak demektir. Muhabbet yolunda sâdece
diline hâkim olabilen ve onu zikirde kullananlar muvaffak olurlar.
Tek başına kalb ile tövbe, Allahü teâlâya kavuşmak için yeterli
değildir. Kulaklar, gözler, eller ve nefis kalbin kölesidirler. Bu
yüzden bunlar, dil ile yapılan tövbe ile kontrol
edilebilirler.
3. Göz ile tövbe: Harama bakmamak
ve başkalarının kusurlarını görmemektir.
4. Kulak ile tövbe: Sûfîlerin
kulağı, Allahü teâlânın zikrinden başka bir şey
duymamalıdır.
5. Ayak ile tövbe: Ayakları
haramlardan ve kötülüklere gitmekten korumaktır.
6. Nefis ile tövbe: Nefsin
arzularını firenleyerek yapılan tövbedir. Bu tövbelerin dışında;
tövbe-i hâl, tövbe-i mazi ve tövbe-i müstakbel olmak üzere üç tövbe
daha vardır.
Tövbe-i hâl: Yeni işlediği
günahlara tövbe etmek ve ileride işlememeye yemîn
etmektir.
Tövbe-i mazi: Geçmişte yapmış
olduğu günahlar için tövbe etmektir.
Tövbe-i müstakbel: Gelecekte hiç
günah işlememek için Allahü teâlâya yalvarmaktır...
Sûfî’nin, kalbinde hiçbir kir ve
kötülük olmaz. Tasavvuf, Allahü teâlâ ile yakın dostluk demektir.
Sûfîler, mutlak suskunluk içindedirler ve ilâhi nûrun etkisi
altında şaşkın bir vaziyettedirler. Bir sûfide şu vasıflar
bulunmalıdır:
1- Allahü teâlâya muhabbet
ve bağlılığından dolayı, kendini ve dünyâyı
unutmalıdır.
2- Ne kadar ciddi olursa
olsun, başkalarının kusurlarını görmezden gelmelidir.
3- Harama gözlerini
kapamalıdır.
4- Bütün istenmeyen şeyleri
duymamalı, kötü şeylere karşı sağır olmalıdır.
5- Dilsiz olmalı,
söylenmeyecek sözleri söylememelidir.
6- Seni, her an arzulanmayan
yerlere sürüklemeye çalışan alçak nefsinin peşinden
koşmamalısın.
Eğer bu sıfatlar bir sûfîde
yoksa, o düpedüz bir yalancı sahtekârdır. Dünyâ malına ve şerefine
sâhip olmayı arzulayan bir sûfi, sûfî değildir. O, sûfilere
kötülük getiren bir aldatıcıdır.
Şeyh Abdüsselâm hazretleri
Hindistan’da yetişen evliyânın büyüklerindendir. 907 (m. 1501)’de
doğdu. Şah Nizâm Nârnûlî’den hilâfet aldı. 1033 (m. 1623)’de
vefât etti. Bir sohbetinde talebelerine şunları
anlattı:
Tasavvuf yoluna girmek için önce
tövbe lazımdır. Altı çeşit tövbe vardır:
1. Kalb ile tövbe: Kalben bütün
kötü arzularını firenler ve önler. Kıskançlığı ve nefsin diğer
arzularını öldürür. Kul ile Allahü teâlâ arasındaki perdelerin
kalkmasına yardım eder.