"Talebe, nefsiyle,
şehvetiyle ve şeytanla mücâdele etme, hazlarından uzak kalma
mertebesindedir..."
Ebü'n-Necîb Sühreverdî hazretleri
evliyânın büyüklerinden olup Şâfiî mezhebi fıkıh âlimidir. 1097
(H.490) senesinde İran'ın Sühreverd kasabasında doğdu. Gençliğinde
Bağdad'a gitti. Fıkıh ilmini Nizâmiye Medresesinde hocalık yapan
Es'ad Mühenî'den, tasavvuf ilmini İmâm-ı Gazâlî'nin kardeşi Ahmed
Gazâlî'den, hadîs ilmini Ali bin Neyhan'dan tahsil etti. Sühreverdî
hazretleri, tarîkat hırkasını Kâdı Vecihüddîn'den giydi. 1168
(H.563) senesinde Bağdad'da vefât etti. Buyurdu ki:
Tasavvuf büyüklerinden birisine, Allahü teâlânın Kur'ân-ı kerîmde "İnşâallah" buyurması hakkında sorulunca; "Allahü teâlâ 'İnşâallah' buyurmakla, kullarına böyle söylemeyi, öğretmeyi murâd etmiştir" buyurdu. Âyet-i kerîmede Allahü teâlâ kâmil ilmi ile "İnşâallah" derse, ilmi noksan olan kulların konuşmalarında, "İnşâallah" demeleri gerektiği hakkında işâret vardır. Bu yüzden Resûlullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” kabristânda; "İnşâallah biz size yakında katılacağız"...
Tasavvuf büyüklerinden birisine, Allahü teâlânın Kur'ân-ı kerîmde "İnşâallah" buyurması hakkında sorulunca; "Allahü teâlâ 'İnşâallah' buyurmakla, kullarına böyle söylemeyi, öğretmeyi murâd etmiştir" buyurdu. Âyet-i kerîmede Allahü teâlâ kâmil ilmi ile "İnşâallah" derse, ilmi noksan olan kulların konuşmalarında, "İnşâallah" demeleri gerektiği hakkında işâret vardır. Bu yüzden Resûlullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” kabristânda; "İnşâallah biz size yakında katılacağız"...