Takvâ, Allahü teâlâdan korkarak
günahlardan kati olarak kaçınmaya denir.
Ebû İshâk Ezdî hazretleri büyük
hadîs âlimlerinden ve Mâlikî mezhebinin en büyük fakîhlerindendir.
179 (m. 795)’de Basra’da doğdu 282 (m. 895)’de Mekke-i mükerremede
vefât etmiştir. Buyurdu ki:
Takvâ sahibi olmalı, Allahü
teâlâdan çok korkmalıdır. Bütün evlâdıma ve din kardeşlerime
vasiyetim, takvâya sıkı sarılmalarıdır. Çünkü, ondan faziletli bir
şey yoktur. Allah indinde insanların en iyisi, takvâsı en fazla
olanıdır.
Kur’ân-ı kerîmde Allahü teâlâ
takvâ sahiblerini medhettiği kadar, hiçbir şeyi medhetmedi. Başka
ameller, takvâsız kabul olmaz. Nitekim Mâide sûresi 27. âyet-i
kerîmesinde meâlen; “Allahü teâlâ ancak, takvâ sahiplerinin
kurbanını kabul eder” buyuruldu. Kabulden murâd sevâbı noksan
olur, sâlih amel için söz verilmiş olan mertebeye, dereceye
kavuşamaz, bu derecelere ancak takvâ ile kavuşulur demektir. Yoksa
sahih olmaz demek değildir.
Takvâ sahibi olmayanların
amelleri bâtıl ve fâsid olmaz ve kazası lâzım gelmediği gibi, terk
eden için bildirilen azâba da müstahak olmaz. Ancak, yapılan amelin
karşılığı olan sevap, müttekîlere verilen gibi olmaz. Takvâ, Allahü
teâlâdan korkarak günahlardan kati olarak kaçınmaya denir.
Takvâ sahibi olabilmek için; büyük ve küçük bütün günahlardan
sakınmak, kalbini ve uzuvlarını takvâyı yok edici şeylerden korumak
lâzımdır. Kalp, göz, kulak, dil, el, ayak, karın gibi uzuvları
Allahü teâlânın yasaklamış olduğu şeylerden korumalı, emirleri ile
süslemelidir.