Hazret-i Ömer, valiye
buyurdu ki: “Sizi, insanlara tahakküm etmek, saltanat sürmek,
zorbalık yapmak için tâyin etmedim."
Takıyyüddîn ibn-i Fehd hazretleri
Şafiî mezhebi fıkıh ve târih âlimidir. 787 (m. 1385)’de Mısır’da
doğdu. 871 (m. 1466)’da, Mekke’de vefât etti. Siyer kitabında
şöyle anlatır:
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem; “Benden sonra
peygamber gelmeyecektir. Eğer benden sonra peygamber gelseydi, Ömer
elbette peygamber olurdu” hadîs-i şerîfiyle medhedilen; hazret-i
Ebû Bekir’den sonra insanların en üstünü ve Peygamberimizin ikinci
halîfesi. Hulefâ-i Râşidînden ve Aşere-i mübeşşereden yâni Cennetle
müjdelenen on kişiden biridir. Hazret-i Ömer, tâyin ettiği
valilere “Sizi, insanlara tahakküm etmek, saltanat sürmek,
zorbalık yapmak için tâyin etmedim. Siz, hidâyete götüren rehber
olacaksınız. Müslümanlar size uyacaktır. Binâenaleyh Müslümanların
hukukunu gözetiniz. Müslümanları dövmeyiniz ki, zillete düçar
olmasınlar. Onları haksız yere methetmeyiniz ki, şımarmasınlar.
Kapılarınızı yüzlerine kapatmayınız ki, kuvvetliler zayıfları
ezmesinler. Kendinizi Müslümanlardan üstün görmeyiniz ki, zulme
düçar olmasınlar” diye nasihat ederdi.
Hazret-i Ömer Kudüs’e gelince,
okuduğu hutbede buyurdu ki:
“Hamd ve sena Allahü teâlâya
mahsustur. O her şeye kadirdir, dilediğini yapar. Allahü teâlâ,
bizi İslâm dîni ile şerefli kıldı. Muhammed aleyhisselâm ile doğru
yolu gösterdi. Bizden dalâleti, sapıklığı kaldırdı. Buğuz ve
adavetten, ayrılık ve tefrikadan uzaklaştırdı. Ey Müslümanlar! Bu
büyük nîmete hamd ediniz. Zira böyle yapmamız, nimetin artmasına
sebep olur. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor
ki: (Nimetlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız,
onları arttırırım. Kıymetini bilmez, bunları beğenmezseniz,
elinizden alır, şiddetli azap ederim.) Allahü teâlâdan
korkmanızı tavsiye ederim. O’na itaat eden evliyasından olur. O’na
isyan edenin âhireti yok olur...
Ey insanlar! Mallarınızın
zekâtını veriniz. Böylece kalplerinizi ve nefislerinizi
temizleyiniz. Allah’tan başka hiçbir mahlûktan karşılık ve teşekkür
beklemeyiniz, öğütlerimi iyi anlayınız. Akıllı kişi dînini muhafaza
eder. Saîd olan başkasının nasihat ve öğüdünü dinler, İslâmiyet’e,
Resûlullah’ın sünnetine yapışınız. Kur’ân-ı kerîmin emirlerine
uyunuz. Zira O’nda dertlere deva ve
sevap vardır...”