"Namazı ta’dili erkana
uyarak, huşû içerisinde, kulluğun ve acziyetinin idrâkinde
olarak kıl!"
Zâhirî hazretleri meşhûr fıkıh
âlimlerindendir. İsmi, Muhammed bin Dâvûd İsfehânî’dir. Ailesi,
İsfehânlıdır. Kendisi, 255 (m. 869) yılında Bağdâd’da doğdu. Orada
fetvâ verirdi. 297 (m. 910)’da vefât etti. Namazı ta’dili erkan ile
kılmak hakkında şunları anlattı:
Namazı ta’dili erkana uyarak,
huşû içerisinde, kulluğun ve acziyetinin idrâkinde olarak kıl.
Allahü ekber diye tekbîr alınca, kalbinin dilini yalanlamaması
lazımdır. Allahü teâlâ senin yalancı olduğunu bilir. Nitekim Allahü
teâlâ, münâfıkların içlerinden tasdik etmedikleri hâlde dilleriyle
“Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) Allahın Resûlüdür”
sözlerinin de yalan olduğunu bilmektedir. Eğer hevân, (arzu ve
isteklerin) sana Allahü teâlânın emrinden daha galip ise, sen
hevana, Allahü teâlâdan daha çok itaat ediyorsun
demektir.
E’ûzü’yü okuyunca, şeytanın senin
düşmanın olduğunu, senin, Allahü teâlâya yalvarıp yakarmanı, Allahü
teâlâya secde etmeni, hasedinden dolayı kalbini Allahü teâlâdan
çevirmek için fırsat kolladığını, kibrinden dolayı Âdem’e
(aleyhisselam) secde etmemesi yüzünden lanete uğradığını bil.
Şeytana itaat etmekten çok sakın. Çünkü şeytana itaat büyük
günahtır.
Kırâatleri (Fâtiha ve zamm-ı
sûreyi) okuyunca, okuduklarının manasını bil. Allahü teâlânın o
okuduklarında sana olan emrini ve yasaklarını bil.
Rükû yaptığın zaman, Rabbinin azamet ve kibriyâsını çok yüce,
kendi nefsini ise hor ve hakîr olarak gör. Allahü teâlâ her
büyükten daha büyüktür. Bu manayı kalbine ve diline yerleştirmek
için, Rabbini tesbihi tekrarla. (Yani “Sübhâne Rabbiyel-azîm”
de!) Secde ettiğin zaman, en şerefli âzân olan yüzünü, ayak altında
çiğnenen toprak üzerine koy. Çünkü, sen topraktan yaratıldın ve
yine oraya döneceksin. Bu anda Allahü teâlânın büyüklüğünü
hatırlayarak, “Sübhâne Rabbiyel-a’lâ” de ve bunu tekrar ile bu
inancını kuvvetlendir.