Allahü teâlâ Peygamberler
(aleyhimüsselam) gönderdi ve Peygamberlerini mucizelerle
kuvvetlendirdi.
Ebû Ya’kûb Karrâb hazretleri
Hadîs, târih ve fıkıh âlimidir. 352 (m. 963)’de Afganistan’da
Herat’ta doğdu. 429 (m. 1038) yılında vefât etti. Bir dersinde
buyurdu ki:
Allahü teâlâ Peygamberler
gönderdi, kitaplar indirdi, emir ve nehiyler verdi, sevap ve
ıkâbı (ceza) beyân edip, Peygamberlerini (aleyhimüsselam)
kendilerinin doğruluğuna delâlet eden mucizelerle teyit etti
(kuvvetlendirdi). Bunu kitabında bazı âyet-i kerîmelerde topluca,
bazı âyet-i kerîmelerde tafsilâtıyla beyan etmiştir. Nisa
sûresinin yüzaltmışüçüncü âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle
buyurmuştur: “Nûh’a ve ondan sonraki Peygamberlere
vahyettiğimiz gibi (Habîbim) sana da vahyettik ve yine
İbrâhim’e, İsmâil’e, İshâk’a, Yakûb’a, Yakûb’un çocuklarına,
İsâ’ya, Eyyûb’e, Yûnus’a, Hârûn’a Süleymân’a da vahyettik ve
Davud’a Zebur’u verdik.”
Mufassal (ayrıntılı) olarak da şu
âyet-i celîlelerde bildirilmiştir. Allahü teâlâ A’râf sûresinin
ellidokuzuncu âyet-i kerîmesinde meâlen; “And olsun, biz Nûh’u
Peygamber olarak kavmine gönderdik de, o şöyle dedi: Ey kavmim!
Allaha ibâdet ve itaat edin, sizin için ondan başka bir ilâh
yoktur. Ben üzerinize gelecek çok büyük bir günün azâbından
hakîkaten korkuyorum.”
Hûd sûresinin yirmibeşinci âyet-i
kerîmesinde meâlen; “Gerçekten biz Nûh’u, şöyle desin diye
kavmine gönderdik: Haberiniz olsun, ben size azâbın sebeblerini ve
kurtuluşun yolunu açıklayan bir korkutucuyum.”
Gâfir (Mü’min) sûresinin
otuzdördüncü âyet-i kerîmesinde meâlen; “Doğrusu Mûsâ’dan önce
Yûsuf da size mucizeler getirmişti. O vakit de onun size getirdiği
şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihâyet vefât ettiğinde
de “Bundan sonra Allah asla Peygamber göndermez” dediniz. İşte
Allah (dîninde) haddi aşan şüpheciyi böyle
saptırır.”
Yûnus sûresinin yetmiş beşinci
âyet-i kerîmesinde ise, meâlen; “Bu Peygamberlerden sonra,
Mûsâ ile Hârûn’u Fir’avn ve cemâatine mucizelerimizle gönderdik.
Kibirlenerek îmân etmediler ve günahkâr bir kavim
oldular” buyurmuştur.
Nisa sûresinin yüzaltmışdördüncü
âyetinde meâlen; “Gönderdiğimiz öyle peygamberler vardır ki,
onları bundan (bu sûreden) önce sana beyân ettik, öyle
peygamberler de vardır ki, sana onların kıssalarını
bildirmedik...” buyurmuş.
Gâfir (Mü’min) sûresinin
yetmişsekizinci âyet-i kerîmesinde ise meâlen; “(Ey
Resûlüm) gerçekten biz senden önce birçok peygamberler
gönderdik, onlardan kimini sana haber verdik, kimini de sana haber
verip anlatmadık...” buyurmuştur.