Bağdad’a giderek Şafiî
mezhebinin önde gelen âlimlerinden fıkıh tahsil etti. Abbasi
halifesi tarafından Tarsus'a kadı tayin edildi. 335'te (m. 946)
orada vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Esnaf, malın aybını, müşterîden
gizlememeli, hepsini, olduğu gibi göstermelidir. Kusûru gizlemek,
hiyânettir. Zâlim, âsî olmaktdır. Malın iyi tarafını göstermek,
karanlıkda göstermek zulüm, hîle olur. Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” buğday satan birisinin buğdayına, mübârek
parmaklarını sokup, içinin yaş olduğunu görünce, (Bu nedir?)
buyurdu. Yağmur ıslatmıştır deyince, (Niçin saklayıp
göstermiyorsun? Hîle eden, bizden değildir) buyurdu.
Birisi, üçyüz dirhem gümüşe bir
deve sattı. Devenin ayağında ârıza vardı. Eshâb-ı kirâmdan
“aleyhimürrıdvân” Vâsile bin Eska’ orada idi.