“Kim bana bir defa salât
ve selâm getirirse, Allahü teâlâ ona on rahmet
eder.”
Muhammed bin Nâsır es-Selâmî
hazretleri Hanbelî mezhebi âlimlerindendir. Hafız (yüzbin hadîs-i
şerîfi senetleriyle bilen), sağlam, güvenilir bir zât idi. 467
(m. 1074)’de doğdu. 550 (m. 1155)’de Bağdad’da vefât etti. Babası
aslen Türk idi. Bir dersinde buyurdu ki:
Abdurrahmân bin Avf (radıyallahü
anh) şöyle rivâyet ediyor:
Resûlullah efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem) mescidden çıktılar. Ben de arkasından O’na tâbi
oldum. O yürüyor, ben de yürüyordum. Sonra bir hurmalığa girdiler.
Kıbleye yöneldiler ve secdeye kapandılar. Secdeleri o kadar uzadı
ki, Resûlullahın mübârek rûhunun kabz edildiğinden korktum. Bakmak
için yaklaştım ve oturdum. Mübârek başlarını secdeden kaldırdılar
ve “Kim o?” diye sordular. Ben de, “Abdurrahmân bin Avf"
dedim. “Ne oldu?” diye sorduklarında “Yâ Resûlallah!
Secdeniz o kadar çok uzadı ki, Allahü teâlânın rûhunuzu kabz
ettiğini zannettim” dedim. O zaman Resûl-i ekrem; “Cebrâil
geldi ve beni müjdeledi ve Allahü teâlânın şöyle buyurduğunu
bildirdi: (Kim, sana salât getirirse, ben de ona rahmet ederim. Kim
sana selâm getirirse, ben de ona eman veririm.) Bunun için
şükür secdesi yaptım” buyurdu.
Bu hadîs-i şerîfi rivâyet eden
Abdurrahmân bin Avf (radıyallahü anh), Fil vak’asından on sene
sonra doğdu. Hicretin otuzikinci senesinde, Hazreti Osman’ın
hilâfeti zamanında, yetmişbeş yaşında iken vefât etti. Hazreti
Osman onu, Bakî’ kabristanına defnetti. Abdurrahmân bin Avf,
sağlığında bir günde otuz köle birden azâd ederdi. Aşere-i
mübeşşereden ve Hazreti Osman’ı halîfe seçen altı kişiden biri
idi.