Fahr-i kâinat efendimizi
ziyaret ederken, mübarek yüzüne karşı durup, arkasını kıbleye
vermelidir!
Ahmed bin Receb bin Tayboğa
hazretleri fıkıh, nahiv ve fen âlimidir. Türkmen asıllıdır. 767 (m.
1366)’de Kâhire’de doğdu. 850 (m. 1446)’de orada vefât etti. Bir
dersinde buyurdu ki:
Hacdan sonra, Medine’ye gidip,
Resulullah efendimizin mübarek kabrini ziyaret etmek lazımdır.
Medine’ye girince, yalnız kabr-i Nebiyi ziyareti niyet etmeli.
Mescid-i Nebide bir namaz, başka yerlerdeki bin namazdan daha
üstündür. Oruç, sadaka, zikir ve Kur’ân-ı kerim okumak gibi
ibadetler de böyledir. Şehre veya Mescide girmeden önce gusül
abdesti alınır. Güzel koku sürünülür. Yeni, temiz elbise giyinilir.
(Bismillahi ve alâ Milleti Resulillah) der ve hicret gecesi
gelmiş olan (İsrâ) suresinin sekseninci âyetini ve namazda okunan
salevat-ı şerifeleri okuyarak ve (Vağfir li-zunubi veftah li ebvâbe
rahmetike ve fadlike) diyerek mescide gelir. Bab-ı selamdan veya
Bab-ı Cibril’den mescide girip, minber yanında iki rekat
Tehıyyet-ül-mescid namazı kılar. Minberin direği sağ omuzu hizasına
gelmelidir. İki rekat da şükür namazı kılar. Duadan sonra edeple
kalkıp Hucre-i Saadete gelir. Muvâcehe-i Saadet duvarına karşı,
arkasını kıbleye dönerek, Resulullah efendimizin mübarek yüzüne
karşı, iki metre uzakta, edeple durur... Resulullah efendimizin
kabr-i şerifinde diri olduğunu, kendisini gördüğünü, selamını
dualarını işittiğini ve cevap verdiğini, âmin dediğini düşünür.
(Esselamu aleyke yâ seyyidi, ya Resulallah...) diye başlayan duayı
okur. Emanet olan selamları söyler. [Ziyaretçi, huşû ve hudû ile
selam vermelidir! Sesini ne çok yüksek, ne de fısıltı derecesinde
alçak etmeli, orta derecede çıkarmalı ki, edebe uygun olsun.
Hazret-i Ömer, Resulullah efendimizin mescidinde, yüksek sesle
konuşan Taifli iki kişiye; “Eğer bu şehir halkından olsaydınız,
Resulullahın mescidinde böyle yüksek sesle konuştuğunuz için sizi
döverdim” dedi.
Fahr-i kâinat efendimizi ziyaret
ederken, mübarek yüzüne karşı durup, arkasını kıbleye vermelidir!
Halife Mansur, (Ziyarette, kabr-i şerife mi, kıbleye mi döneyim?)
diye sorunca, imam-ı Malik hazretleri, (Fahr-i kâinat, sana ve
baban Hazret-i Âdem'e kıyamette şefaatçidir. Ona arka dönülmez)
buyurdu. Şerefli kabre çok yakın varmamalı, sağlığında,
şerefli huzurunda nasıl durulursa, öyle edepli durmalı, önüne
bakmalı, etrafa bakmaktan sakınmalıdır!