Hazreti Ebû Bekir ile
Hazreti Ömer’in adâletleri her tarafa yayılmış ve meşhur
olmuştur.
Molla Cürcân hazretleri Osmanlı
devrinde yetişen fıkıh, kelâm ve fen âlimi olup, Sakarya’da Akyazı
kasabasında doğdu. 969 (m. 1562)’de Amasya’da vefât etti. Hazreti
Ebû Bekir ve Ömer’in (radıyallahu anhüma) faziletleri hakkında
buyurdu ki:
Osman bin Affân’ın (radıyallahu
anh) azâdlı kölelerinden biri şöyle anlatır:
“Bir yaz günü, Aliye denen yerde,
Osman bin Affân’la (radıyallahu anh) beraber bir evdeydik. Uzaktan,
iki deveyi çekip gelen birisini gördük. Hava çok sıcaktı. Hazreti
Osman;
-Keşke onları ortalık
serinleyince götürse idi, dedi. Yanımıza yaklaşınca, onun
Hazreti Ömer olduğunu gördük. O zaman Hazreti Osman, kalkıp başını
kapıdan dışarı çıkardı, tekrar içeri çekildi. Hararetin
fazlalığından hâli değişti. Hazreti Ömer hizâlarına gelince,
Hazreti Osman;
-Ey müiminlerin emîri bu saatte
niçin dışarı çıktınız? dedi. Hazreti Ömer;
-Bunlar, zekât develeridir.
Geride kalmışlardı, onları götürüyorum. Kaybolurlarsa, yarın
huzûr-i ilâhîde Allahü teâlâ, onları benden sorar, dedi. Bunun
üzerine Hazreti Osman;
-Ey müminlerin emîri! Şurada
gölgede biraz dinlenip su içseniz, biz onları götürürüz, dedi.
Fakat Hazreti Ömer, dinlenmeden yoluna devam etti. Hazreti Ömer
gidince, Osman (radıyallahu anh),
-Kuvvetli ve emîn bir kimseye
bakmak isteyen, Hazreti Ömer’e baksın, buyurdu."
Hazreti Ali buyurdu ki:
“Resûlullahtan sonra bu ümmetin en hayırlısı, Ebû Bekir ile
Ömer’dir.”
Allahü teâlâ, Ebû Bekir ile
Ömer’e (radıyallahu anhümâ), güzel ve yüksek bir hayat ve ömür
nasip etmiştir. Gerek Resûlullahın hayâtında ve gerekse
âhirete teşrîflerinden sonra dîne hizmette; Hicaz, Şam, Yemen,
Irak, Horasan ve fethedilen diğer yerlerde İslâmın galip gelmesine
onları vesile kılmıştır. Adâletleri ile örnek olduklarından,
onların izinden gidenlerin sevaplarına da kavuşmaktadırlar.
İnsanlar arasında örnek olan Hazreti Ebû Bekir ile Hazreti Ömer’in
İslâmı yaşayışları ve adâletleri her tarafa yayılmış ve meşhûr
olmuştur. Hattâ darb-ı mesel olmuş, “Âdil bir hayat (yaşayış) için
Ömereyn’in sîreti (gidişatı)” denilmiştir. Burada Ömereyn’den
maksat, Hazreti Ebû Bekir ile Hazreti Ömer’dir. Anne baba için
ebeveyn dendiği gibi, Ömer ismi teleffuzda hafif olduğu için
Ömereyn denmiştir. Hazreti Ebû Bekir ile Ömer (radıyallahu anhüma),
Resûlullahtan (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra, onun sîreti
üzere yürümüşler, adâletli yolunu tutmuşlardı.