"Yazıklar olsun bana ki, ömrüm uzadıkça günahlarım
çoğalıyor. Bizlere tövbe etmeyi nasip eyle yâ
Rabbi."
Mensûr bin Ammâr hazretleri
evliyânın büyüklerindendir. Aslen Mervli olup, Basra’da yaşamıştır.
225 (m. 839)’da vefât etmiştir. Şöyle anlatılır:
Bir genç fesad ve içki meclisi
kurup, eğlenirdi. Kölesine dört dirhem (gümüş) verip, meze almasını
söyledi. Köle yolda giderken Mensûr bin Ammâr’ın meclisine uğradı.
“Biraz oturup ne söylediğini anlayayım” diye düşündü. Mensûr,
bir fakîr için bir şey istiyor ve kim dört dirhem verirse, ona dört
duâ edeceğim diyordu. Köle, "bu dört dirhemi ondan daha iyi bir
yere veremem" deyip, elindekinin hepsini Mensûr’a verdi. Mensûr
hazretleri "nasıl duâ istersin?" deyince, köle "Birincisi;
âzâd olmayı, ikincisi; Allahü teâlânın efendime tövbe
nasip etmesini, üçüncüsü; dört dirhemin karşılığında dörtyüz
dirhem vermesini, dördüncüsü; bana, efendime, sana ve bu mecliste
bulunanlara rahmet etmesini istiyorum” dedi. Mensûr hazretleri duâ
etti. Köle evine döndü...
Efendisi “Nerede kaldın ve ne
getirdin?” diye sorunca, köle de “Mensûr bin Ammâr’ın
meclisinde idim. Verdiğin dört dirhemle dört duâ satın aldım"
dedi. Efendisi "nasıl duâlar?" deyince, köle durumu efendisine
anlattı. Efendisi de "Seni âzâd ettim, bir daha içki
içmeyeceğime Allahü teâlâya söz verip tövbe ettim, dört dirhem
yerine sana dörtyüz dirhem bağışladım. Dördüncü duân bana
âit değildir. Ben elimden geleni
yaptım" dedi.
Efendi, gece rüyâsında bir ses
işitti: “Sen elinde olanı, kendi eksikliğin ile yaptın, bana
havale ettiğini ise, eksiksiz yaptım: Sana, köleye, Mensûr’a ve
mecliste bulunanlara merhamet ettim...”