"Âhiretin sonsuz olduğuna
inanan kimsenin, bu dünyâya sarılması, çok şaşılacak
şeydir."
Nureddinzade Muslihüddin Efendi
Osmanlı âlimlerindendir. Rumeli’de (bugün Bulgaristan’da) Filibe’de
doğdu. Sofya’ya giderek Bâli Efendi'nin ders ve sohbetlerinde
kemale erdi ve halifelerinden oldu. 981 (m. 1573)’de vefat etti.
Sohbetlerinde buyurdu ki:
Ölümden önce olan her şeye dünyâ
denir. Bunlardan, ölümden sonra faydası olanlar, dünyâdan sayılmaz.
Âhiretten sayılırlar. Çünkü dünyâ, âhiret için tarladır. Âhirete
yaramayan dünyâlıklar, zararlıdır. Harâmlar, günâhlar ve mübâhların
fazlası böyledir.
Dünyâda olanlar ahkâm-ı
İslâmiyyeye uygun kullanılırsa, âhirete faydalı olurlar. Hem dünyâ
lezzetine, hem de âhiret nimetlerine kavuşulur. Mal iyi de
değildir, kötü de değildir. İyilik, kötülük, onu kullanandadır. O
hâlde, melun olan, kötü olan dünyâ, Allahü teâlânın râzı olmadığı,
âhıreti yıkıcı yerlerde kullanılan şeyler demektir. Kendini ve
Rabbini unutup, lezzetlerine, şehvetlerine düşkün
olanlar...