Allahü teâlâya şükretmek,
O’nu anmak, O’ndan korkmak her Müslümana
lâzımdır.
Yarhisârlı Mustafa Efendi Osmanlı
âlimlerindendir. Bilecik’e bağlı Yarhisar’da doğdu. 911 (m.
1505)’de İstanbul kadısı iken vefât etti. Tövbe hakkında
buyurdu ki:
Günahlarından dolayı tövbe etmek,
her Müslümana farzdır. Günah işleyip de tövbeyi geciktirmek caiz
değildir. Müslüman günah olan işlerden uzak durmalı, günaha girerse
pişman olup, Allahü teâlâdan affını ve mağfiretini
dilemelidir.
Kulun mutlaka tövbeyi
gerektirecek bir hâli bulunur. Hattâ âlimler, Allahü teâlânın
kulları üzerinde sayısız hakları bulunduğunu ve bu hakların
gözetilmesi gerektiğini, bu yüzden Allahü teâlânın bu kadar
haklarına karşılık, O’ndan gâfil olunduğu zaman tövbe etmek lâzım
geldiğini söylemişlerdir. Şöyle ki:
Allahü teâlâya şükretmek, O’nu
anmak ve hatırlamak, O’ndan korkmak her Müslümana lâzımdır. Çünkü
Allahü teâlâ, her an nimetlerini ve ihsânını yenilemekte ve
tazelemektedir. (Meselâ; Allahü teâlâ, kısa bir müddet için nefes
alıp verme nimetini insanlardan almış olsa idi. Hepsi ölü olarak
yere serilirdi.) Öyleyse, nimete kavuşan kimseye, o nimeti verenden
gâfil ve habersiz olması asla yakışmaz. Nimete kavuşan, o nimeti
verenden başkası ile meşgul olursa, onun yapacağı şey, nimet
sahibini unuttuğu için pişman olmak, nimet sahibinden özür dilemek,
O’nun beğendiği işlere devam etmek ve tekrar O’nu anıp,
hatırlamaktır.
Allahü teâlâ, beş vakit namazı
farz kıldı. Kullar, beş vakit namazla Allahü teâlâyı andılar ve
O’na kulluk vazîfelerini yerine getirdiler. Allahü teâlâ,
kullarının namazlarda kendisini anmalarını, ibâdet etmelerini, beş
vakit namazın dışında kendisinden gaflette bulunup, unutmalarına
keffâret yaptı. Kullar namaz kılarken, kalblerini başka şeylerle
meşgul ederlerse, bu gaflet hâllerinden dolayı özür dilemeleri ve
Allahü teâlâdan affolunmalarını dilemeleri icâb eder. Çünkü onlar
Allahü teâlâyı anacakları vakit, kalbleri başka şeylerle meşgul
olmuştur.
Abdurrahmân bin Ebû Ömer buyurdu
ki: Her sabah, görevli iki melek “Ey hayır isteyenler! Geliniz
(hayırlı işler yapınız)! Ey kötülük yapanlar! Kötülüklerinizi
azaltın!” diye seslenirler.
Aişe (radıyallahü anhâ) buyurdu
ki: “Amel defterinde çok istiğfar bulunan kimseye ne
mutlu.”
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)
şöyle buyurdu: “Kim üç defa (Estağfirullah ellezi lâ ilahe illâ
hüvel hayyelkayyûme ve etûbü ileyh) derse, Allahü teâlâ onun
günahlarını affeder.”
Yarhisârlı Mustafa Efendi Osmanlı
âlimlerindendir. Bilecik’e bağlı Yarhisar’da doğdu. 911 (m.
1505)’de İstanbul kadısı iken vefât etti. Tövbe hakkında
buyurdu ki:
Günahlarından dolayı tövbe etmek,
her Müslümana farzdır. Günah işleyip de tövbeyi geciktirmek caiz
değildir. Müslüman günah olan işlerden uzak durmalı, günaha girerse
pişman olup, Allahü teâlâdan affını ve mağfiretini
dilemelidir.
Kulun mutlaka tövbeyi
gerektirecek bir hâli bulunur. Hattâ âlimler, Allahü teâlânın
kulları üzerinde sayısız hakları bulunduğunu ve bu hakların
gözetilmesi gerektiğini, bu yüzden Allahü teâlânın bu kadar
haklarına karşılık, O’ndan gâfil olunduğu zaman tövbe etmek lâzım
geldiğini söylemişlerdir. Şöyle ki: