"Gönlüne gelen ve seni Allahü teâlâdan
uzaklaştıran her şey dünyâ demektir..."
Abdullah bin Gâlib hazretleri tâbiînin
büyüklerindendir. Zühd ve verâ sâhibi olup, tasavvufta üstün
derecelere kavuştu. Zâviye harbi denilen bir savaşa katılmıştı. Bu
sırada oruçlu idi. Düşman saflarına hücum edeceği sırada başına
biraz su döktü. Sonra kılıcını sıyırıp kınını kırdı. Bu, şehîd
düşünceye kadar savaşacağım manâsına gelirdi. Düşman saflarına
daldı. Savaşa savaşa şehîd düştü. Sohbetlerinde buyurdu
ki:
"Allahü teâlânın azâbına müstahak olanlar, her an
gaflette bulunanlardır. Bunlar, başlarına gelmesi muhtemel olan
korkunç azâbdan gâfil oldukları için, kendilerini emniyette ve
rahat hissederler. Her zaman uyanık olan kalbler ise, her an korku
ve hüzün ile dolu olurlar. Devamlı âhiret için hazırlık yaparlar.
Dolayısı ile bu kimseler cezâya...