Peygamber efendimiz
buyurdu ki: “Ezan ve gözümün nûru olan namaz ile bizi ferahlandır
yâ Bilâl!”
Seyfeddîn ibn-i Mecdî hazretleri
hadîs ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 605 (m. 1208)’de Şam’da
doğdu. 643 (m. 1245)’de Şam’da vefât etti. Namaz hakkında
buyurdu ki:
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi
ve sellem) “Namaz gözümün nûrudur” ve “Ezan ve
gözümün nûru olan namaz ile bizi ferahlandır yâ
Bilâl!” buyurdu. Ebu Saîd el-Harrâz’a “Namaza nasıl girmek
lâzımdır?” denilince buyurdu ki:
“Kıyâmet günü Allahü teâlânın
huzûruna varıyormuş gibi, Allahü teâlânın huzûrunda olduğunu ve
kimin huzûruna çıkmakta olduğunu unutmadan girmek
lâzımdır.”
Bir zât, kendisine âit hurma
bahçesinde namaz kılıyordu. Namazda iken bir hurma ağacına bakınca
daldı ve namazında yanlışlık yaptı. Bu hâline çok üzüldü. Malım
beni fitneye düşürdü dedi. Ellibin (dinar) değerindeki bahçesini,
sadaka olarak fakirlere verdi.
Büyüklerden bir zât namaza
durduğu zaman kendinden geçer, yanındakilerden hiç haberi olmazdı.
Müslim bin Yesar hazretleri, namaz kılarken kendinden geçer,
yanında yüksek sesle konuşanları hiç duymazdı. Âsım hazretleri
şöyle anlatmıştır:
Hâtim-i Esam’a “Yâ Abdullah,
nasıl namaz kılarsın?” dedim. Buyurdu ki: “Namaz vakti gelince iki
abdest alırım! Biri zâhirde bildiğimiz abdest, biri de batın
abdesti.” “O nasıl olur?” dedim. "Batını temizlemek; gıl ve gışdan
(aldatma), hased, şek ve kibirden dolayı pişmanlık duyup, tövbe
etmektir. İşte insan namaza böyle hazırlanmalıdır... Sonra mescide
gitmek üzere yola çıkarım. Kıblem olan Kâbe'yi hatırlar ve sanki
makâm-ı İbrâhim’de olduğumu düşünürüm. Cenneti sağımda, Cehennemi
solumda düşünürüm. Eğer Cennet ehlinden olursam, oraya girerim,
şayet böyle olmazsam, o zaman Cehenneme atılırım derim. Kendimi
sırat üzerinde kabul eder, eğer oradan geçmeme sebep olacak
amel işlersem geçerim, yoksa Cehenneme düşerim derim, ölüm meleği
arkamda duruyor, eğer rükû’a vardığımda canımı alırsa, secde
yapmaya vakit kalmaz. Secdede canımı alırsa, kalkmaya fırsat kalmaz
diye düşüne düşüne mescide varırım ve edebime uygun olarak içeri
girerim. Namaza durup kırâati tefekkür ederek okurum. Tevâzu ile
boyun bükerek ve tezellül ile (acizliğimi düşünerek) secde ederim.
Hilm (yumuşaklık), sükûnet ve vakar üzere otururum. Sıdk ve sabır
ile teşehhüd yapar, şükür ve sürûr ile selâm veririm”
buyurdu.