"Belâlara sabretmek ve
musibetler karşısında Allahü teâlâyı hatırlamak insana
lâzımdır."
İbn-i Fentûrî hazretleri Mâlikî
mezhebinin büyük hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. 314 (m. 926)
yılında Endülüs’ün (İspanya’nın) Kurtuba (Cordoba) şehrinde doğdu.
380 (m. 990)’da vefât etti. Bir dersinde, “Musibetlere sabır”
hakkında buyurdu ki:
Resûlullahın (sallallahü aleyhi
ve sellem) Mâriye’den (radıyallahü anha) dünyâya gelen oğlu
İbrâhim, hicretin sekizinci senesinde birbuçuk yaşında iken vefât
etti. Hasta iken, Resûlullah kucağına aldı ve mübârek gözlerinden
yaş aktı. İbrâhim vefât edince de, “Yâ İbrâhim, ölümüne çok
üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor. Kalbimiz sızlıyor. Fakat Rabbimizi
gücendirecek bir şey söylemeyiz” buyurdu.
İbn-i Abbâs’ın (radıyallahü
anhüma) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz
buyurdu ki: “Allahü teâlânın emri ile kalemin levh-i mahfûzda
ilk yazdığı şey şudur: 'Ben Allahım. Allahtan başka ilâh yoktur.
Muhammed (aleyhisselâm) benim kulum ve Peygamberimdir. Kim benim,
kaza ve kaderime rızâ gösterir, belâlara sabreder, nimetlerime
şükrederse, onu sıddîk olarak yazarım ve sıddîklarla birlikte
kıyâmet gününde onu haşreder ve Cennetime koyarım. Kim kaza ve
kaderime inanmaz, belâlara sabretmez, gönderdiğim nimetlerime
şükretmezse, benim mülkümden çıksın, kendisine benden başka bir Rab
arasın.”
Fakîh Ebülleys
hazretleri “Belâlara sabretmek ve musibetler karşısında Allahü
teâlâyı hatırlamak insana lâzımdır. Çünkü, insan bu sabrı ve zikri
gösterirse, Allahü teâlânın kazâ ve kaderine rızâ göstermiş ve
şeytanı kovmuş olur. Vefât eden bir kişi arkasından, feryâd
figân etmek, üst baş yırtmak haramdır. Sessiz ağlamakta bir mahzur
yoktur. En güzeli, en efdali sabretmektir”
buyurdu.
Hazreti Ali (radıyallahü anh)
buyurdu ki: “Sabır üç kısımdır: İbâdet ve tâatlarda sabır,
günahlara karşı sabır, musibet ve sıkıntılara karşı sabırdır. Kim
ibâdet ve tâatlarda, Allahü teâlânın emirlerini yapmada, beş vakit
namazı muntazaman vaktinde kılmada sabır gösterirse, kendisine yüz
derece verilir. Her bir derece, gökle yer arası kadardır. Kim
günahlara düşmemek için, haram işlememek için sabrederse, Allahü
teâlâ kendisine kıyâmet günü altıyüz derece ihsân eder. Kim de
musibetlere, başına gelen sıkıntı ve eziyetlere sabır gösterirse,
ona da Allahü teâlâ hesapsız dereceler ihsân eder.”
İbn-i Fentûrî hazretleri Mâlikî
mezhebinin büyük hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. 314 (m. 926)
yılında Endülüs’ün (İspanya’nın) Kurtuba (Cordoba) şehrinde doğdu.
380 (m. 990)’da vefât etti. Bir dersinde, “Musibetlere sabır”
hakkında buyurdu ki:
Resûlullahın (sallallahü aleyhi
ve sellem) Mâriye’den (radıyallahü anha) dünyâya gelen oğlu
İbrâhim, hicretin sekizinci senesinde birbuçuk yaşında iken vefât
etti. Hasta iken, Resûlullah kucağına aldı ve mübârek gözlerinden
yaş aktı. İbrâhim vefât edince de, “Yâ İbrâhim, ölümüne çok
üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor. Kalbimiz sızlıyor. Fakat Rabbimizi
gücendirecek bir şey söylemeyiz” buyurdu.
İbn-i Abbâs’ın (radıyallahü
anhüma) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz
buyurdu ki: “Allahü teâlânın emri ile kalemin levh-i mahfûzda
ilk yazdığı şey şudur: 'Ben Allahım. Allahtan başka ilâh yoktur.
Muhammed (aleyhisselâm) benim kulum ve Peygamberimdir. Kim benim,
kaza ve kaderime rızâ gösterir, belâlara sabreder, nimetlerime
şükrederse, onu sıddîk olarak yazarım ve sıddîklarla birlikte
kıyâmet gününde onu haşreder ve Cennetime koyarım. Kim kaza ve
kaderime inanmaz, belâlara sabretmez, gönderdiğim nimetlerime
şükretmezse, benim mülkümden çıksın, kendisine benden başka bir Rab
arasın.”