“Ne zaman doyuncaya kadar yemek yesem, ya bir günah işlerdim veya bir günâha kastederdim.”
Muhammed Mürşidî hazretleri evliyânın büyüklerinden olup fıkıh ve kırâat âlimidir. 738 (m. 1337)’de Mısır’da Münye’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki: Hadîs-i şerîfte; “Açlık nûr, tokluk zulmettir” buyurulmuştur. Yine hadîs-i şerîfte; “Melekût kapısını açlık ile çalın. Çünkü bu kapının anahtarı açlıktır” buyuruldu. Bir şiirde şöyle denilmiştir: “Eğer bedenini beslersen fil olursun./Rûhunu beslersen melek gibi olursun.” Acıkmadıkça yememeli, yiyince helâlinden yemelidir. Az yemelidir. Yemeğe Besmele ile başlamalı, yemekten sonra Allahü teâlâya hamdetmelidir. Yemeği, vücudun sağlık, sıhhat, afiyet sahibi olup, ibâdet ve tâat için kuvvet kazanmak niyeti ile yemelidir. Ancak böyle yapılırsa, kemâl mertebesine ulaşılabilir. Zünnûn-i Mısrî hazretleri buyurdu ki: “Ne zaman doyuncaya kadar yemek yesem, ya bir günah işlerdim veya bir günâha kastederdim.” Nefse, ancak açlıkla boyun eğdirilir. Çok yemek öyle kötü bir mertebedir ki, Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Kâfir olanlar ise (dünyâda) zevklenmeye bakarlar. Hayvanlar gibi yerler, içerler. Hâlbuki ateş, (âhirette) onların yeridir” buyurmuştur (Muhammed-12) Abdullah İbni Abbâs buyurdu ki: “Mümin olan herkesin rızkını Allahü teâlâ ezelde helâlden takdîr etmiştir. Kul sabrederse, bu rızkına helâlden kavuşur. Şayet sabretmez, sabırsız davranırsa, bu defa harama dalar. Allahü teâlâ da onun haramdan yediği kadar helâl rızkından eksiltir.”