Resûlullah efendimiz
(sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu
ki: “İmâmlar,
Kureyş'tendir.”
Ebû Âsım Abbâdî hazretleri Şafiî
âlimlerindendir. 375 (m. 985)’de Afganistan’da Herât şehrinde
doğdu. Hadîs ve fıkıh ilminde büyük bir âlim olarak yetişti. 485
(m. 1066)’da orada vefât etti. Abbâdî,
“Tabakât-ül-fukahâ-iş-Şâfiiyye” adındaki eserinin mukaddimesinde
buyuruyor ki:
Selefin (daha önceki âlimlerin),
Eshâb-ı kirâmın tabakalarını, her birinin üstünlüklerini bildirmeye
gayret ettiklerini gördüm. Çünkü onlara uymak ve gittikleri yolda
yürümek, dînimizin emridir. Sahabeyi görmekle şereflenen Tabiîni ve
onların yolunda bulunan seçilmiş yüksek âlimlerin tabakalarını da
bildirdiler. Çünkü bunlar da, Eshâb-ı kirâm ile bizim aramızda
vâsıta olmuşlar ve fıkıh, ahkâm ve hudûd, meânî ve çeşitli ilim
yollarını yerine getirmişlerdir. Onlardan sonra, çeşitli
memleketlerde yetişen ve herkes tarafından bilinen “Eshâb-ı
fetâvâ”dan olan fıkıh âlimleri meşhûr oldu.
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’nin
mezhebinde olan âlimlerin de, onun eshâbının ve ona tâbi olanların,
meselâ, Ebû Yûsuf, Ya’kûb bin İbrâhim, Muhammed bin Hasen
eş-Şeybânî, Züfer, Hasen bin Zeyyâd, Hasen bin Ebî Melek, Esed bin
Amr, Seddâd bin Hakim, Abdullah bin Mübârek ve İmâm-ı a’zam Ebû
Hanîfe’den rivâyette bulunan daha nice âlimlerin yollarını
medhettiklerini, övdüklerini gördüm. Ben de İmâ’m-ı Şafiî’nin
eshâbından, onun mezhebindekilerden, zamanındaki yardımcılarından
ve ondan rivâyet edenlerden tanıdıklarımın isimlerini yazmaya karar
verdim, önce, İmâm-ı Şafiî’nin nesebini yazmaya
başladım:
İmâm-ı Şâfiî’nin ismi ve nesebi;
Muhammed bin İdrîs bin Abbâs bin Osman bin Şafiî bin Saîb bin Ubeyd
bin Abd-i Yezîd bin Hâşim bin Muttalib bin Abd-i Menâf'tır. Künyesi
Ebû Abdullah’tır. Âlimlerden birçoğu, Resûlullah (sallallahü aleyhi
ve sellem) efendimizden bildirilen sahih, doğru olan haberleri
delîl kabul ederek, onun mezhebini seçtiler ve herkesi bu haberlere
ve manasına tâbi olmayı bildirdiler. Resûlullah efendimiz
(sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
“İmâmlar,
Kureyş'tendir.”
“Kureyş'ten ilim öğreniniz.
Onlara ilim öğretmeyiniz!”
“Kureyş’i önde
tutunuz.”
“Kureyş’te olan bir kişinin reyi,
Kureyşî olmayan iki kişinin reyinden daha
faziletlidir.”
“Kureyş’e sövmeyiniz. Zîra
Kureyşli bir âlim, yeryüzünü ilimle doldurur.”
Ebû Âsım Abbâdî hazretleri Şafiî
âlimlerindendir. 375 (m. 985)’de Afganistan’da Herât şehrinde
doğdu. Hadîs ve fıkıh ilminde büyük bir âlim olarak yetişti. 485
(m. 1066)’da orada vefât etti. Abbâdî,
“Tabakât-ül-fukahâ-iş-Şâfiiyye” adındaki eserinin mukaddimesinde
buyuruyor ki:
Selefin (daha önceki âlimlerin),
Eshâb-ı kirâmın tabakalarını, her birinin üstünlüklerini bildirmeye
gayret ettiklerini gördüm. Çünkü onlara uymak ve gittikleri yolda
yürümek, dînimizin emridir. Sahabeyi görmekle şereflenen Tabiîni ve
onların yolunda bulunan seçilmiş yüksek âlimlerin tabakalarını da
bildirdiler. Çünkü bunlar da, Eshâb-ı kirâm ile bizim aramızda
vâsıta olmuşlar ve fıkıh, ahkâm ve hudûd, meânî ve çeşitli ilim
yollarını yerine getirmişlerdir. Onlardan sonra, çeşitli
memleketlerde yetişen ve herkes tarafından bilinen “Eshâb-ı
fetâvâ”dan olan fıkıh âlimleri meşhûr oldu.
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’nin
mezhebinde olan âlimlerin de, onun eshâbının ve ona tâbi olanların,
meselâ, Ebû Yûsuf, Ya’kûb bin İbrâhim, Muhammed bin Hasen
eş-Şeybânî, Züfer, Hasen bin Zeyyâd, Hasen bin Ebî Melek, Esed bin
Amr, Seddâd bin Hakim, Abdullah bin Mübârek ve İmâm-ı a’zam Ebû
Hanîfe’den rivâyette bulunan daha nice âlimlerin yollarını
medhettiklerini, övdüklerini gördüm. Ben de İmâ’m-ı Şafiî’nin
eshâbından, onun mezhebindekilerden, zamanındaki yardımcılarından
ve ondan rivâyet edenlerden tanıdıklarımın isimlerini yazmaya karar
verdim, önce, İmâm-ı Şafiî’nin nesebini yazmaya
başladım: