"Ey oğlum! Kur’ân-ı kerîm
okumaktan gâfil olma! Çünkü Kur’ân-ı kerîm, ölü kalbi
diriltir."
Muhammed Harranî hazretleri hadîs
ve târih âlimi olup, Harran’da doğdu. 334 (m. 946)’da Rakka’da
vefât etti. Yüz bin hadîs-i şerîfi râvileriyle birlikte
ezberleyerek, hadîs ilminde hafız oldu. Naklettiği hadis-i
şeriflerden bazıları:
Enes bin Mâlik’in (radıyallahü
anh) bildirdiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve
sellem) buyurdu ki: “Ey oğlum! Lâ ilahe illallah kelimesini
çok söyle! Çünkü o, yedi kat gök, yerler ve onların içinde
bulunanlardan daha hayırlıdır.
Ey oğlum! Kur’ân-ı kerîm
okumaktan gâfil olma! Çünkü Kur’ân-ı kerîm, ölü kalbi diriltir.
Kötü sözden, işten ve taşkınlıktan alıkor. Kur’ân-ı kerîm, dağları
yürütür.
Ey oğlum! ölümü çok hatırla!
Çünkü ölümü çok hatırlarsan, dünyâya düşkün olmazsın. Ahırete çok
rağbet eder, istekli olursun. Âhıret hakîkî yerleşme yeridir. Dünyâ
ise, ehli için aldatıcı bir yurttur.”
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)
anlattı: Resûlullah buyurdu ki: “Dula ve yoksula yardımcı
olan, ihtiyaçlarını gideren kimse, Allah yolunda cihâd eden veya
gecelerini ibâdetle, gündüzlerini oruçla geçiren kimse gibidir.
Yetime kefil olan kimse, Allahü teâlâdan da ittikâ
ederse, (haram ettiklerinden sakınırsa), (şehâdet ve orta
parmaklarını işâret ederek) ben ve o, Cennette şu ikisi
gibiyiz” buyurdu.
Câbir bin Abdullah’ın
(radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah
efendimiz buyurdu ki: “Sizden biriniz, rızkını tamamlamadıkça
ölmeyecektir. O hâlde, Allahü teâlâdan korkun. Ey insanlar! Talebi
güzel yapın. Helâl olanı alınız. Allahü teâlânın haram kıldıklarını
gözetiniz (onları almayınız).”
Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh)
bildirdiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz buyurdu
ki: “Allahü teâlâ tayyibdir. Ancak tayyib olanı (temiz
olanı) kabul eder. Allahü teâlâ resûllerine
tayyibi (temiz ve helâl olanı) emrettiği gibi, müminlere
de bunu emretti.”
Allahü teâlâ meâlen şöyle
buyurdu: “Ey Resûller! Helâl şeylerden yiyiniz ve sâlih amel
işleyiniz. Çünkü ben, ne yaparsanız hep
bilirim.” (Mü’minûn-51) ve “Ey müminler! Size verdiğim
rızıkların temiz ve helâlinden yiyin ve Allaha şükredin, eğer
hakîkaten ona kulluk ediyorsanız” (Bekâra-172) meâlindeki
âyet-i kerîmeleri okudular. Sonra “Yüzü gözü toza bulanmış,
saçı dağınık olduğu hâlde uzun bir sefere çıkıp, sonra elini semâya
kaldırıp, yâ Rabbî, diye yalvaran, fakat yediği haram, giydiği
haram, içtiği haram ve haram gıda ile beslenmiş böyle birisinin
duâsı nasıl kabul olunur?” buyurdular.
Muhammed Harranî hazretleri hadîs
ve târih âlimi olup, Harran’da doğdu. 334 (m. 946)’da Rakka’da
vefât etti. Yüz bin hadîs-i şerîfi râvileriyle birlikte
ezberleyerek, hadîs ilminde hafız oldu. Naklettiği hadis-i
şeriflerden bazıları:
Enes bin Mâlik’in (radıyallahü
anh) bildirdiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve
sellem) buyurdu ki: “Ey oğlum! Lâ ilahe illallah kelimesini
çok söyle! Çünkü o, yedi kat gök, yerler ve onların içinde
bulunanlardan daha hayırlıdır.
Ey oğlum! Kur’ân-ı kerîm
okumaktan gâfil olma! Çünkü Kur’ân-ı kerîm, ölü kalbi diriltir.
Kötü sözden, işten ve taşkınlıktan alıkor. Kur’ân-ı kerîm, dağları
yürütür.