Hadîs-i şerîfte buyuruldu
ki: “Nikâhlanın, çoğalın! Kıyâmet günü, ümmetlere karşı
sizinle övüneceğim.”
Mecdüddîn-i Mûsulî hazretleri
Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 599 (m. 1202) senesinde
Musul’da doğdu. Şam’a giderek meşhur âlimlerden ilim tahsil etti.
Yaşadığı devirde, fıkıh ve usûl ilimlerindeki âlimlerin en büyüğü
oldu. Bir müddet Kûfe kadılığı (hâkimliği) yaptı. Daha sonra
Bağdad’a gidip, ders okutmaya başladı. 683 (m. 1284) senesinde
Bağdad’da vefât etti. “Muhtâr” ve bunun şerhi olan “İhtiyâr”
kitapları meşhûrdur. Mecdüddîn-i Mûsulî, “İhtiyâr” kitabında
diyor ki:
“Nikâh”, evlenmek için yapılan
akid, yani sözleşme demektir. Kur’ân-ı kerîm, nikâh
yapmayı emretmektedir. Nisa sûresinin üçüncü âyetinde
meâlen; “Helâl olan kadınlardan nikâh ediniz!” buyuruldu.
Yirmiüçüncü âyetinde meâlen; “Onları, sahiplerinin izni ile
nikâh ediniz” ve Nûr sûresinin otuzikinci âyetinde
meâlen; “Zevci olmayanları nikâh edin!”
buyuruldu.
Hadîs-i şerîfte de; “Nikâh,
ancak şâhitlerle olur” ve “Nikâhlanın, çoğalın! Kıyâmet
günü, ümmetlere karşı sizinle övüneceğim” ve “Nikâh
yapmak, benim sünnetimdir. Sünnetimi terk eden, benden
değildir” buyuruldu.
Âyet-i kerîmeler, hadîs-i
şerîfler ve icmâ’-ı ümmet, nikâhın meşrû olduğunu, ibâdet olduğunu
bildiriyorlar. Nikâh yapmak, sünnet-i müekkededir. Bazen farz olur.
Zulüm, işkence yapmak korkusu olunca mekrûh olur. Nikâh, iki
kişinin mazi (geçmiş zaman) olarak söylemeleri ile veya birinin
mâzî, diğerinin muzârî (Şimdiki veya gelecek zaman) kelimeleri ile
söylemesi ile yapılır. Meselâ, beni zevceliğe (hanımlığa) al
deyince, seni zevceliğe aldım demekle olur. Hanefî mezhebine göre,
Müslümanların nikâhında iki Müslüman erkeğin veya bir erkekle iki
kadının şâhit olarak bulunmaları lâzımdır. Müslümanın zımmî
kadını nikâh ederken, iki şahidin de zımmî olmaları
caizdir.
Bir erkeğin; annelerini,
kızlarını, kız kardeşlerini, halalarını, teyzelerini, kardeşinin
kızlarını nikâh etmesi ebedî haramdır. Nesebden haram olan bu yedi
kadın, süt ile olduklarında da haramdırlar. Kayınvâlideyi ve gelini
ve üvey kızı ve üvey anneyi nikâh etmek de ebedî haramdır. Müslüman
erkeğin, Ehl-i kitâb olan kadını, yani Yahudi ve Hıristiyan
dininde olan kadını nikâh etmesi caizdir. Başka kâfir kadınla ve
mürtet olmuş kadınla evlenmesi caiz değildir.. Müslüman
kadının, hiçbir kâfirle evlenmesi caiz değildir. Sapık yolda
olanların yaptıkları “Mut’a nikâhı” ve para ile “Muvakkat nikâh”
(yani metres tutmak) haramdır.