Kur’ân-ı kerîmin yüceliği,
yüksekliği, faziletleri sayıya gelmez. Sonu, sınırı
yoktur.
İsmâil Mehâsinî hazretleri Hanefî
mezhebi âlimlerindendir. Şam’daki Emeviyye Câmii’nin imâmı ve
hatîbi idi. 1020 (m. 1611)’de Şam’da doğdu. 1102 (m. 1691)’de orada
vefât etti.
Bu mübarek zat, bir vaazında
buyurdu ki: Kur’ân-ı kerîmin yüceliği, yüksekliği, faziletleri
sayıya gelmez. Sonu, sınırı yoktur. Çünkü Allahü teâlânın kadîm
kelâmıdır. Onun üstünlüğü, Allahü teâlânın mahlûklarına üstünlüğü
gibidir. Muâz bin Cebel’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i
şerîfte buyuruldu ki:
“Kıyâmet günü Kur’ân ehli
çağırılır. Her birine taç takılır. Her tacın yetmiş bin rüknü
vardır. Her bir rükünde kırmızı yakut vardır. Günlerce gidilecek
uzak mesafelere ışık verir. Sonra ona (Razı oldun mu?) denir.
'Evet' der. Dâima onunla olan Kirâmen kâtibîn
melekleri (Yâ Rabbî! Daha ver) derler. Allahü teâlâ, (Ona
kerâmet elbisesini giydirin) buyurur. Giydirirler. Sonra yine
(Razı oldun mu?) denir. 'Evet' der. Kirâmen kâtibîn
melekleri yine, (Yâ Rabbî! Ziyâde et) derler. Kur’ân ehline
'Sağ elini aç' derler. Allahü teâlânın Rıdvan’ından
doldurulur. Sol elini aç denir. Ona Huld’dan doldurulur. Sonra
(Razı oldun mu?) denir. 'Evet' der. Yine Kirâmen kâtibîn
melekleri, (Yâ Rabbî! Daha fazla ver) derler. Hak
teâlâ (Ona Rıdvânı’mı ve Huld’ümü verdim) buyurur. Sonra
ona güneş gibi nûr verilir. Yetmiş bin melek onu Cennete
uğurlarlar. Kur’ân ehli, Rabbini tenzih ve tesbih eder. Cennete
götürürler. Her harf için bir hasene, her hasene için bir derece
verilir, iki derece arası yüz senelik mesafedir. Sonra Kur’ân-ı
kerîm ehline, (Dünyâda okuduğun gibi tertîl ve rikkat üzere oku! Ve
yüksel! Menzilin, okuyacağın son âyetin yanındadır) denir.
Okur ve yükselir. Nihâyet Kur’ân-ı kerîm, onu inciden yapılmış bir
odaya götürür. Birinci kapıdan yetmiş bin melek girer. Hepsi güzel
yüzlüdür, güzel kokuludurlar. Hepsinin elinde birer hediye vardır.
Her biri, (Allahü teâlânın sana selâmı vardır. Bu hediyeyi de sana
gönderdi) derler ve (Sabrınıza karşı size selâm
olsun...) âyet-i kerîmesini okurlar. Sonra ikinci kapıdan
yüzkırk bin melek girer. Her birinde Rablerinin birer hediyesi
vardır. Evvelki kapıdan girenlerin söylediği gibi söylerler. Sonra
üçüncü kapıdan ikiyüzseksen bin melek girer. Böylece her kapıdan,
bir evvelki kapıdan giren meleğin iki katı kadar girer. Sonra bu
Kur’ân-ı kerîm ehlinin ebeveyni getirilir. Bunlara, oğulları
sebebiyle çok ikram olunur. Bunlar, (Bize bu ikram neden
oluyor?) diye sorarlar. (Çocuğunuza Kur’ân-ı kerîmi
öğrettiğiniz için) diye cevap
verilir, buyuruldu."