İbni Atâ hazretleri
buyurdu ki: “Kim amel ederek tövbesini düzeltirse, tövbesi
kabul olunur.”
Abdürrahmân ibn-i Kudâme
hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh, usûl ve hadîs âlimlerindendir.
597 (m. 1200)’de Şam’da doğdu. 682 (m. 1283)’de orada vefât etti.
Tövbe hakkında buyurdu ki:
Kul kalbiyle pişman olmadıkça,
diliyle istiğfar etmedikçe ve kendi üzerinde hakkı olan hak
sahiblerinin hakkını ödemedikçe tövbe etmiş olmaz. Kul ibâdete
yönelir, kulluğunu yaparsa, tövbeye ve zühde ulaşır. Zühde
kavuşunca, sadâkata, sıdka kavuşur. Sıdka kavuşunca, tevekküle,
bununla da istikâmete kavuşur. Hazreti Ömer şöyle rivâyet
etmiştir:
Resûlullah (sallallahü
aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Kıyâmet günü tövbe en
güzel bir surette getirilir, öyle güzel kokusu olur ki, onu
müminlerden başkası duymaz? Kâfirler der ki: 'Müminler o kokuyu
alıyorlar da, biz neden alamıyoruz?' Bunun üzerine tövbe onlara
şöyle der: 'Eğer beni dünyâda kabul etseydiniz (dünyâda iken
tövbe etseydiniz) şimdi (bu güzel
kokumu) duyardınız.' Bunun üzerine kâfirler: 'Şimdi seni kabul
ediyoruz' derler. Semâdan bir melek kâfirlere şöyle seslenir:
Eğer dünyâdaki altın ve gümüşleri ve her şeyi getirseniz, artık
sizden tövbe kabul olunmaz.” Sonra buyurdu ki: “Melekler
onlardan uzaklaşır. Cehennem, bekçileri olan melekler gelirler.
Kendisinde güzel koku bulunanları Cennete korlar. Kötü koku
bulunanları ise Cehenneme atarlar.”
İbni Atâ hazretleri buyurdu
ki: “Kim amel ederek tövbesini düzeltirse, tövbesi kabul
olunur.”
Zünnûn-i Mısrî hazretleri buyurdu
ki: “Her uzvun tövbesi vardır. Kalbin tövbesi, haram olan işleri
yapmaya niyeti terk etmesidir. Gözün tövbesi, harama uzanmaması,
ayakların tövbesi, harama gitmemesi, kulağın tövbesi, haram olan
şeyleri dinlememesi, karnın tövbesi, helâl yemek, fercin tövbesi,
fuhşa dalmaması, işlememesidir...”
Ebû Hafs hazretlerine,
"tövbekârlar neden dünyâyı sevmezler?" denildi. “Çünkü onlar,
günâha dünyâda batarlar” buyurdu. Fakat tövbe de dünyâda yapılır
dediklerinde de, “Bu günâha delîldir. İşleniyor ki tövbe yapılıyor,
fakat bu günahların tövbesinin kabul edileceği kesin
değildir.”
Ebû Abdullah Celâ hazretlerine
denildi ki: “İnsan ne zaman tam tövbekâr olur?” Buyurdu ki:
“Sol omuzundaki melek, yirmi sene hiç yazacak günah bulamadığı ve
yazmadığı zaman.”
Peygamber efendimiz şöyle
buyurdu: “Allahü teâlâ (günahkâr kuluna) ey
Âdemoğlu, sen bana duâ etmedin. Benden günahlarının bağışlanmasını
istemedin. Eğer bunu benden isteseydin, arzın dolusu günahın olsa,
göğe ulaşsa, onu bağışlar, günahına bakmazdım,
buyurdu.”