İyi düşün öyle karar ver. Akıllı
kimsenin düşünmesi, öyle bir aynadır ki, kişiye iyi ve kötü
taraflarını gösterir.
İbn-i Abd-i Rabbih hazretleri
Endülüs âlimlerindendir. 246 (m. 860)’da Endülüs’te (İspanya)
Kurtuba’da (Cordoba) doğup, 328 (m. 940)’da burada vefât etti.
El-Ikd -ül-ferîd kitabından seçmeler:
Resûlullah Efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “İstişâre eden pişman olmaz.
İstihâre eden zarar etmez.” Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde
Resûlullah Efendimize müşavere etmeyi emredip, meâlen şöyle
buyuruyor: “...İş husûsunda, onlarla müşavere et. Bir iş için
azmettiğin zaman, Allahü teâlâya güvenip, dayan... (Âl-i
İmrân-159).”
Hakîmler dediler ki: Sırrın senin
kanın gibidir. Onu neşeye akıttığına bak. Onlar bununla, sırrı ifşa
etmenin kanı akıtmak gibi olduğunu söylediler. Kişinin göğsü, kendi
sırrı için dar olunca, sırrını emânet ettiği kişinin göğsü daha
dardır. Birisine: “Senin sırrını gizleme durumun nasıldır?” diye
sordular. O, “Kalbim, sırrım için kabirdir” cevâbını
verdi.”
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde
Peygamber efendimize meâlen şöyle buyurdu: “...Eğer, kaba,
katı yürekli olsaydın, muhakkak onlar etrâfından dağılıp
gitmişlerdi. Artık onları bağışla ve kendilerine Allahü teâlâdan
mağfiret dile...” (Âl-i İmrân-159).
Ömer bin Abdülazîz, halife
olunca, Sâlim bin Abdullah’a ve Muhammed bin Ka’b’a birisini
gönderip, çağırttı. Onlar gelince: “Bana tavsiyelerde bulunun, yol
gösterin” dedi. Bunun üzerine, Sâlim bin Abdullah: “Sen, insanları
kendine; baba, oğul, kardeş yap. Baba makamında olanlara, babana
yaptığın gibi iyilik yap. Kardeşin durumunda olanları koru ve
gözet. Evlâdın mesabesinde olanlara, kendi çocuklarına yaptığın
merhameti yap. Muhammed bin Ka’b da: Kendin için istediğini
insanlar için de iste. Kendin için istemediğin, iyi görmediğin
şeyi, onlar için de isteme. Şunu iyi bil ki, sen ilk ölen halife
değilsin” buyurdular. Halife Mensûr, oğlu Abdullah bin Mehdî’ye
“İyice düşünmeden bir iş hakkında karar verme. Çünkü akıllı
kimsenin düşünmesi, öyle bir aynadır ki, kişiye iyi ve kötü
taraflarını gösterir. Halifeyi ancak takvâ, sultanı teb’asının ona
itaati, halkı da adâlet ile muâmele etmek düzeltir. İnsanlardan
affa en lâyık olanı, ceza vermeye en çok güç yetenidir, insanların
aklı en az olanı, kendisinden aşağıda olanlara zulüm edenidir” diye
nasîhat ettiler.