"Allahü teâlâ ile insan
arasında olan en büyük perde, kendi nefsini
düşünmesidir.."
Burhânüddîn İbrâhim er-Rakka
hazretleri tefsîr, hadîs ve fıkıh âlimidir. 647 (m. 1249)’de
Suriye’de Rakka’da doğdu. 703 (m. 1303)’de Şam’da vefât etti.
Talebelerine şöyle vasiyette bulundu:
İyi, kötü, herkese, güler yüz
göstermeli. Fitne çıkarmamalı. Düşman kazanmamalıdır. Dostlara
doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare
etmelidir. Af dileyenleri affetmelidir. Herkese karşı iyi huylu
olmalıdır. Kimsenin sözüne karşı gelmemeli. Münâkaşa etmemelidir.
Herkese yumuşak söylemeli, sert söylememelidir.
Tasavvuf, namaz ve oruç ve
geceleri ibâdet etmek demek değildir. Bunları yapmak her insanın
kulluk vazîfesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir. Bunu hâsıl
eden, vâsıl olmuştur. Evliyânın başka insanlardan nasıl ayırt
edilebileceğini, Muhammed bin Sâlim hazretlerinden sordular.
"Sözlerinin yumuşak olması ve huylarının güzel olması ve yüzünün
güler olması ve ihsânının bol olması ve konuşurken itiraz etmemesi
ve özür dileyenleri affetmesi ve herkese merhametli olması ile
anlaşılır. Fütüvvet demek, gücendiğin kimseye iyilik etmek,
sevmediğine ihsânda bulunmak ve sıkıldığın kimseye güler yüzlü
olmaktır" buyurdu.
Az konuşmalı, az uyumalı ve az
gülmelidir. Kahkaha ile gülmek, kalbi karartır. Çalışmalı, fakat
karşılığını Allahü teâlâdan beklemelidir. Onun emirlerini yapmaktan
zevk duymalıdır. Yalnız Ona güvenince, O, her dileği ihsân eder.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ yalnız Ona
güvenenin her dilediğini verir ve bütün insanları buna yardımcı
yapar. )
Yahyâ bin Mu'âz-ı Râzî buyurdu
ki: "Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü
teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü teâlâya
kulluk ettiğin miktârda, herkes sana yardımcı olur."
Kendi çıkarlarının arkasından
koşma! Ebû Muhammed Abdüllah Râşî buyurdu ki: "Allahü teâlâ
ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini düşünmesidir
ve kendisi gibi âciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil,
Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir."
Aileye ve çocuklarına karşı tatlı
dilli ve güler yüzlü olmalıdır. Onların haklarını yerine getirecek
kadar aralarında bulunmalıdır. Onlara bağlanmak, Allahü teâlâdan
yüz çevirecek kadar olmamalıdır. Din işlerinde, câhil ve fâsık olan
din adamlarına danışmamalıdır. Dünyaya düşkün olanlarla birlikte
bulunmamalıdır.