Besmele yazılı kâğıdı
yerden kaldıranı, Allahü teâlâ sıddîklardan eyler.
Ahmed Muîd Efendi Otuzuncu
Osmanlı Şeyhülislâmıdır. Tokat’ta Kazova köylerinden birinde doğdu.
1057 (m. 1647) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir dersinde
şunları anlattı:
Besmele-i şerîfenin faziletleri:
Besmele yazılı kâğıdı yerden kaldıranı, Allahü teâlâ sıddîklardan
eyler. Nitekim Lokman Hakîm böyle bir ameli işlediği için hikmet ve
nasîhate kavuştu. Cennette; bal, süt, su ve sâir içeceklerin
ırmakları, büyük bir inciden yapılmış kubbenin içinde yazılı olan
Besmelenin bir “he” ve üç “mim” harfinden akar. Besmele okuyan
kimselerin o ırmaklardan içeceği bildirilmiştir.
Beypazarî buyurdu ki: Allahü
teâlânın üçbin ism-i şerîfi vardır. Binini melekler bilir, binini
Peygamberler (aleyhisselâm) bilir, başkaları bilmez. Üçyüzü
Tevrat’ta, üçyüzü İncîl’de, üçyüzü Zebur’da, doksandokuzu Kur’ân-ı
azîmüşşândadır. Bir ismini, Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. Bu
üçbin esmâ-i şerîfenin mana-yı latifesi, Besmelede zikrolunan üç
esmâ-i latifenin içine yerleştirilmiştir. Bir kimse bu Besmele-i
şerîfeyi yerli yerince okusa, Allahü teâlâyı bütün isimleri ile
zikretmiş gibi olur.
Hazreti Ali’nin evlâdlarından
nakledildi ki: Allahü teâlâ kalemi yaratınca “Bismillah” yazmasını
emreyledi. Kalem, Allahü teâlânın ism-i şerîfini işitince
mütehayyir (hayrette kalıp) olup iki parça oldu. Parçalanmış hâlde
başını Levh üzerine koyup bin yıl yattı. Sonra Allahü teâlâ,
kaleme; “Rahmânirrahîm” ism-i şerîfini işittirdi. Hemen iki parça
bir araya gelip eski hâlini aldı.