"Müminler, kâfirleri sevmesinler. Onları seven,
Allahü teâlâyı sevmiş olmaz."
Kara Çelebi hazretleri Osmanlılar
zamanında Bursa’da yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir.
965 (m. 1557) senesinde vefât etti. Bir dersinde buyurdu
ki:
Âl-i İmrân sûresinin 28. âyetinde
meâlen, (Müminler müminlerden başka, kâfirleri sevmesinler. Onları
seven, Allahü teâlâyı sevmiş olmaz. Dârülharbde, zarûret olunca,
onlara dostluk göstermek câiz olur) buyuruldu. Tefsîr-i kebîr
sahibi bu âyet-i kerimeyi güzel açıklamıştır. (Bu âyet, kâfirleri
sevmeyi haram etti) demiştir.
Âl-i İmrân sûresinin 118. âyet-i
kerimesi meâlen, (Ey müminler! Mümin olmayan kâfirlerle dost,
arkadaş olmayınız!) ve Mücâdele sûresinin 2. âyet-i kerimesi
meâlen, (Allahü teâlâya ve âhiret gününe inanan, Allahın ve
Resûlünün düşmanlarını sevmez) ve Mâide sûresinin 54. âyet-i
kerimesi meâlen, (Ey îman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları
sevmeyiniz!) ve Mümtehine suresinin birinci âyeti meâlen, (Ey îman
edenler! Benim ve sizin düşmanlarımızı sevmeyiniz) ve Tevbe
sûresinin 72. âyeti meâlen, (Müminlerin erkekleri ve kadınları
birbirlerini severler)dir. Bu âyet-i kerimeler de, kâfirleri
sevmeyi haram etmektedir.
Müminin kâfiri sevmesi üç türlü
olur: Birincisi, onun küfrünü beğenir. Bunun için sever. Bu
muhabbet yasaktır. Çünkü, onun dîninden razı olmuştur. Böyle
muhabbet, imanı giderir. İkincisi, herkesle iyi geçinmek için,
kâfire dost görünmektedir. Bu muhabbet memnû değildir.
Üçüncüsü, ikisi ortasıdır. Onlara meyleder, yardım eder. Bu
muhabbet küfre sebep olmaz ise de, câiz değildir. Çünkü bu
muhabbet, zamanla dînini beğenmeye sebep olur.
Müseylemetül-kezzâbın adamları iki sahâbîyi yakaladı. Birisine,
(Muhammed'in peygamber olduğuna inanıyor musun?) dedi. Evet dedi.
(Benim de peygamber olduğuma inanıyor musun?) dedi. Buna da evet
dedi. Müseyleme, kendisinin Benî Hanîfe kabîlesine peygamber
olduğuna, Muhammed aleyhisselâmın Kureyş kabîlesine peygamber
olduğuna inanıyordu. Bunu serbest bıraktı. Diğerini getirdiler.
Buna da sordu. Birinci suâle evet, ikincisine, ben sağırım dedi.
Bunu öldürdü. Resûlullah haber alınca, (İkincisi, îmanı üzere şehit
oldu. Birincisi, Allahü teâlânın verdiği izne tâbi oldu)
buyurdu.