Ölü kabre konulunca,
yanına yüzleri siyah ve gök gözlü iki melek
gelir!
Alâeddîn ibn-i Sayrafî hazretleri
Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 773 (m. 1371)2de Şam'da doğdu.
844 (m. 1440)’da aynı yerde vefât etti. Bir dersinde buyurdu
ki:
Berâ bin Âzib’den (radıyallahü
anh) şöyle nakledildi: Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve
sellem), İbrâhim sûresinin yirmiyedinci âyet-i kerîmesini
okudu. “Bu âyet-i kerîme, kabir azâbı hakkında nâzil oldu”
buyurdu. Müslim, kitabında şu hadîs-i şerîfi de bildirdi: “Ölüye;
'Rabbin kimdir?' denir. Ölü, 'Rabbim Allahü teâlâ' der.
'Peygamberin kimdir?' diye sorulunca; 'Peygamberim Muhammed
aleyhisselâmdır' cevâbını verir.”
Berâ bin Âzib’in (radıyallahü
anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûl-i ekrem “Kâfire, 'Rabbin
kim?' diye suâl olunur. O da; 'Bilmiyorum' der. O zaman kâfire
demir bir topuz ile vurulur. Eğer bununla bir dağa vurulmuş olsa
idi, o dağ toprak olurdu. Kâfir, o topuz ile vurulunca öyle bir
bağırır ki sesini insan ve cinden başka her şey
işitir” buyurdu.
Enes bin Mâlik’in (radıyallahü
anh) rivâyet ettiği diğer bir hadîs-i şerîfte, Resûl-i ekrem “Ölü
kabre konulunca, yanına yüzleri siyah ve gök gözlü iki melek gelir.
Birine Nekir, diğerine Münker denir. O kimseye; 'Muhammed hakkında
ne dersin?' dediklerinde, eğer mümin ise, bu iki meleğin
suâllerine cevap olarak; 'Muhammed, Allahü teâlânın kulu ve
Resûlüdür. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden
abdühû ve Resûlühü' der. Bu iki melek; 'Biz elbette biliyoruz
ki, sen dünyâda da böyle derdin' derler. Sonra o kimsenin
kabri her tarafından kırkar metre genişler ve aydınlanır. Bundan
sonra o kimseye 'uyu' denildiğinde, o kimse; 'Beni bırakın, çoluk
çocuğuma gidip bu hâli haber vereyim' der. Melekler ona;
'Kendisini ancak, çok sevdiği hanımı uyandıran yeni dâmâd gibi
rahat uyu' derler. Böylece, Allahü teâlâ onu yattığı yerden
uyandırıncaya kadar, rahat ve huzur içerisinde uyur. O kimse kâfir
ise, bu iki meleğe cevap olarak; 'Ben bilmem, insanlardan
işitirdim, bir şeyler söylerlerdi, ben de onu söylerdim' der.
Bu iki melek; 'Biz elbette biliyoruz ki, sen öyle
derdin' derler. Sonra toprağa; 'Sıkış!' diye emrolunur.
Toprak o kimse üzerine sıkışır, kaburga kemiklerini birbiri üzerine
geçirir ve Allahü teâlâ onu bu yattığı yerden kaldırıncaya kadar,
dâima azâbda bulunur, buyurmuştur."