Sünnete, yâni islâmiyete
sarılmayan, bid'atten sakınmayan kimsenin kalbine ilhâm
gelmez.
Takıyyüddîn İbrâhim Sarîfînî
hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh ve hadîs âlimlerindendir. 581 (m.
1185)’de Bağdad köylerinden Sarîfîn’de doğdu. 641 (m. 1243)’de
Şam’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Zamanımızdaki bazı câhil tekke
şeyhleri, yalancı, sahte tasavvufcular, İslâmiyete uymayan
hareketlerinden dolayı, kendilerine itiraz edilince, (Bunlar, ilm-i
zâhirde haramdır. Biz, ilm-i bâtın sahipleriyiz. Bizim için
helâldirler) diyor. Böyle söylemek küfürdür. Bu zındıklar, (Siz
ilmi kitaplardan öğreniyorsunuz. Biz ise, sahibinden, yâni doğruca
Muhammed aleyhisselâmdan alıyoruz. Buna kanaat etmez, râzı olmaz
isek, Allahtan sorup öğreniyoruz. Kitap okumaya, üstâddan öğrenmeye
ihtiyacımız yok. Allaha kavuşmak için, ilm-i zâhiri terk etmek ve
İslâmiyeti öğrenmemek lâzımdır. Bizim yolumuz bâtıl olsaydı, böyle
yüksek hâllere, kerâmetlere kavuşabilir mi idik? Nûrları ve
Peygamberlerin ruhlarını görebilir mi idik? Bir günah yaparsak,
rüyâda bize bildiriliyor. Sizin haram dediğiniz şeyi yapmamız için
Allah bize rüyâda izin veriyor. Bunun bize helâl olduğunu
anlıyoruz) diyorlar.
İslâmiyeti yıkıcı, yok edici
böyle sözler ilhâddır. Yâni, Kitabın ve Sünnet'in açık manalarını
değiştirmektir. Dalâlettir. Yani, müminlerin yolundan ayrılmaktır.
İslâmiyet ile alay etmektir. Böyle bozuk sözlere inanmamalıdır.
Bunların bozukluğunda şüphe etmek bile küfür olur. Bunları
söyleyene ve inanana (Zındık) denir.
Zındık, Allaha ve âhiret gününe inanmayan sahte Müslüman
demektir.
İslâmiyetin ahkâmı ilhâm ile
anlaşılmaz. Evliyânın ilhâmı başkalarına hüccet, senet
olamaz. (İlhâm), Allah tarafından kalbe
gelen bilgi demektir. Evet, Ehlullahın ilhâmları doğru olur.
Bunların doğruluğu, İslâmiyet bilgilerine uygun olmalarından
anlaşılır. Fakat Ehlullah, yâni velî olmak için, İslâmiyet
bilgilerini öğrenmek ve bunlara uymak şarttır. (Takvâ
sahiplerine Allahü teâlâ ilim ihsân eder) meâlindeki
âyet-i kerime bunu isbât etmektedir.
Sünnete, yani İslâmiyete
sarılmayan, bid'atten sakınmayan kimsenin kalbine ilhâm gelmez.
Bunun söyledikleri, nefsten ve şeytandan gelen bozuk şeylerdir.
Mûsâ aleyhisselâm ile Hazreti Hızır'ın konuşmaları, bu
bildirdiklerimize uymuyor denilemez. Çünkü Hızır aleyhisselâm, bazı
âlimlere göre, Mûsâ aleyhisselâmın ümmeti değildi. Ona uyması
emrolunmamıştı. Muhammed aleyhisselâm ise, dünyanın her yerinde
kıyâmete kadar gelecek olan bütün insanların ve cinnin
Peygamberidir.