Kâfirler, Cehennem
azâbında, kurtulma imkânları bulunmaksızın ebedî
kalacaklardır.
Ömer bin Yûsuf İskenderânî
hazretleri Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. 761 (m. 1360)’da Mısır’da
İskenderiyye’de doğdu. 842 (m. 1438)’de orada vefât etti. Bir
dersinde buyurdu ki:
Peygamber efendimizin (sallallahü
aleyhi ve sellem) nübüvveti, Kur’ân-ı kerîmde müteaddit yerlerde
zikredilmiştir. O’nun mucizesinin vasfedilmesi hususunda Allahü
teâlâ Bekâra sûresinin 23. âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle
buyurmuştur:
“Eğer kulumuza (Hazreti
Muhammed’e) indirdiğimiz Kur’ân’dan şüphede iseniz, haydi siz de
onun benzerinden (fesahat ve belagatta ona eş) bir sûre
getirin ve Allahtan başka şahitlerinizi (putlarınızı, şâir ve
âlimlerinizi) de yardıma çağırın, (şayet bu beşer
kelâmıdır) sözünde sâdık (doğru
söyleyen) kimseler iseniz.”
Resûl-i ekremin mucibiyle amel
ettiği şey İslâmiyettir. O’nun mucizesi, haber verdiği bütün
şeylerde sâdık olduğuna delîldir. O’nun haber verdiklerinden bir
kısmı şunlardır:
“Benden sonra Peygamber
gelmeyecektir.”
“İslâm yükselir, onun üzerine
yükselen olmaz.”
“İslâm beş temel üzerine
kurulmuştur; (Birincisi) Allahtan başka ilâh olmadığına
şehâdet etmek, (diğerleri) namaz kılmak, zekât vermek,
hacca gitmek ve Ramazân-ı şerîf ayında oruç tutmaktır.” Bu beş
temel vazîfenin kıyâmete kadar kesilmeyecek ve kaldırılmayacak bir
farz olduğunu beyân buyurmuş ve insanların kabirlerinde
diriltileceklerini ve dinden sorulacaklarını, sonra haşir vaktine
kadar âsilerin ıkâb (ceza) göreceğini, tâat ehlinin de nimetler
içerisinde olacağını haber vermiştir. O’nun haber verdiklerinden
bir kısmı da; haşir ve neşir, kıyâmetin meydana getirilmesi ve
kıyâmetin vaktini Allahtan başka kimsenin bilmeyeceğidir. Halk
haşrolacak ve hesaba çekilecek, sonra ehl-i Cennet, Cennette dâimî
bir nimet içine sokulacaklar, orada Rablerini göreceklerdir. Bu,
cenâb-ı Hakkın ziyâde ikramı ve ihsânından dolayı olacaktır.
Kâfirler ve mürtedler ise, Cehennem azâbında, kurtulma imkânları
bulunmaksızın ebedî kalacaklardır. Âsilerden bir topluluk da
Cehennemde cezalandırılırlar, sonra Muhammed Mustafâ’nın
şefaatiyle, ulemânın, zâhid ve âbidlerin şefaatiyle ve müminlerin
çocuklarının şefaatiyle Cehennemden çıkarılırlar. Bunların
şefaatlerine nail olamayan, fakat kendisine önceden emân verilmiş
kimseler, Allahü teâlânın rahmetiyle Cehennemden
çıkarlar.