Mâide sûresinde meâlen
buyuruldu ki: "Sizin velîniz, Allah'tır ve Onun
Resûlüdür."
Şihâbüddîn Arûsî hazretleri Şafiî
mezhebi fıkıh âlimidir. 1133 (m. 1721)’de Mısır’da doğdu. 1208 (m.
1793)’de Mısır’da vefât etti. “Şerhu alâ nazm-it-tenvîr fî
iskât-it-tedbîr” isimli eserinde şöyle yazmaktadır:
En'âm sûresinin elliyedinci
âyetinde ve Yûsüf sûresinde, bir âyette meâlen, (Hüküm, ancak
Allah'ındır), yâni hâkim yalnız Allahü teâlâdır,
buyuruldu.
Nisâ sûresinin Altmışdördüncü
âyetinde meâlen, (Aralarındaki anlaşmazlıklarda, seni hâkim
yapmadıkça, îman etmiş olmazlar) buyurulmuştur. Birinci âyet-i
kerime, hakîkî hâkimin, yalnız Allahü teâlâ olduğunu bildiriyor.
İkinci âyet-i kerime ise, insana da, mecâz olarak hâkim
denileceğini bildiriyor. Her Müslüman, diriltenin ve öldürenin,
yalnız Allahü teâlâ olduğunu bilmektedir. Çünkü, Yûnüs sûresinin
ellialtıncı âyetinde meâlen, (Dirilten ve öldüren, yalnız Odur) ve
Zümer sûresinin kırkikinci âyetinde meâlen, (Ölüm zamanında insanı,
Allahü teâlâ öldürüyor) buyuruldu. Secde sûresinin onbirinci âyet-i
kerimesinde ise, meâlen, mecâz olarak, (Öldürmek için vekîl
yapılmış olan melek sizi öldürüyor) buyuruldu.
Hastalara şifâ veren yalnız
Allahü teâlâdır. Çünkü, Şü'arâ sûresinin sekseninci âyetinde
meâlen, (Hasta olduğum zaman, bana ancak O şifâ verir) buyuruldu.
İmrân sûresinin kırkdokuzuncu âyetinde ise meâlen, Îsâ
aleyhisselâmın, (Âmânın gözünü açarım ve Baras illetini iyi ederim
ve Allahü teâlânın izni ile, ölüleri diriltirim) dediğini
bildirmektedir. İnsana evlat veren, hakîkatte Allahü teâlâdır.
Cebrâîl aleyhisselâmın ise, mecâz olarak, (Sana, temiz bir oğul
veririm) dediğini, Meryem sûresinin onsekizinci âyeti
bildirmektedir.
İnsanın hakîkî sahibi Allahü
teâlâdır. Bekara sûresinin ikiyüzelliyedinci âyetinin meâl-i
şerifi, (Allahü teâlâ, îman edenlerin velîsidir) bunu açıkça
bildiriyor. Mâide sûresinin ellialtıncı âyetinde meâlen, (Sizin
velîniz, Allah'tır ve Onun Resûlüdür) ve Ahzâb sûresinin altıncı
âyetinde meâlen, (Peygamber, müminlere, kendilerinden daha çok
sahiptir!) buyurarak, kulun da mecâz olarak velî olduğu
bildirilmektedir. Nûr sûresinin otuzikinci âyetinde meâlen, (Evli
olmayan kadınlarınızı ve kullarınızdan ve câriyelerinizden sâlih
olanları evlendiriniz!) buyuruldu.
Şihâbüddîn Arûsî hazretleri Şafiî
mezhebi fıkıh âlimidir. 1133 (m. 1721)’de Mısır’da doğdu. 1208 (m.
1793)’de Mısır’da vefât etti. “Şerhu alâ nazm-it-tenvîr fî
iskât-it-tedbîr” isimli eserinde şöyle yazmaktadır:
En'âm sûresinin elliyedinci
âyetinde ve Yûsüf sûresinde, bir âyette meâlen, (Hüküm, ancak
Allah'ındır), yâni hâkim yalnız Allahü teâlâdır,
buyuruldu.
Nisâ sûresinin Altmışdördüncü
âyetinde meâlen, (Aralarındaki anlaşmazlıklarda, seni hâkim
yapmadıkça, îman etmiş olmazlar) buyurulmuştur. Birinci âyet-i
kerime, hakîkî hâkimin, yalnız Allahü teâlâ olduğunu bildiriyor.
İkinci âyet-i kerime ise, insana da, mecâz olarak hâkim
denileceğini bildiriyor. Her Müslüman, diriltenin ve öldürenin,
yalnız Allahü teâlâ olduğunu bilmektedir. Çünkü, Yûnüs sûresinin
ellialtıncı âyetinde meâlen, (Dirilten ve öldüren, yalnız Odur) ve
Zümer sûresinin kırkikinci âyetinde meâlen, (Ölüm zamanında insanı,
Allahü teâlâ öldürüyor) buyuruldu. Secde sûresinin onbirinci âyet-i
kerimesinde ise, meâlen, mecâz olarak, (Öldürmek için vekîl
yapılmış olan melek sizi öldürüyor) buyuruldu.