"Allahü teâlâ, yağmur
damlaları ile yeri diriltip canlandırdığı gibi, sâlih zâtlar
hürmetine de ölü kalpleri diriltir."
Ebû Abdullah ibn-i Hâc hazretleri
hadîs ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. 737 (m. 1336)’da Kâhire’de
vefât etti. İbn-i Hac, çok kıymetli eserler yazmıştır.
Medhal-üş-Şer’-iş-şerîf isimli eserden bazı bölümler:
Evliyâ ve sâlihleri
ziyâret: İnsanın evliyâ ve sâlih kimseleri ziyâretten uzak
kalmaması gerekir. Allahü teâlâ, yağmur damlaları ile yeri diriltip
canlandırdığı gibi, böyle zâtlar hürmetine de ölü kalpleri
diriltir. Katı gönüller onların vâsıtası ile yumuşar, zor işler
kolaylaşır. Zira onlar, Allahü teâlânın kapısında, O’nun rızâsı
üzerinde bulunan kimselerdir. Onlara gelen geri çevrilmez. Onlarla
beraber olan, onlarla tanışan ve onların sevgisini kazanan kimse
asla zarara uğramaz. Çünkü onlar, Allahü teâlânın kullarına açılmış
olan rahmet kapıları gibidirler. Böyle sâlih ve evliyâ bulununca,
onların bereketinden istifâde etmeyi ganîmet bilmelidir. Onları
görmek nimeti ile şereflenen kimselerde, anlayış ve zihin açıklığı
hâsıl olur. Bunu anlatan, anlatmaktan âciz kalır, işte insan, böyle
büyük bir bereket ve hayırdan kendini mahrûm etmemelidir. Ancak
burada önemli bir şart vardır ki, o da her zaman sünnet-i
seniyyeden kıl payı olsun ayrılmamaktır. Bid’at ve dalâlet ehlinden
çok sakınmalıdır. Onların ziyâretine
dahi gitmemelidir...
İşlerde niyetin doğru
olması: Allahü teâlâ, Beyyine sûresinin beşinci âyet-i
kerîmesinde meâlen; “Hâlbuki onlar, ancak Allaha,
O’nun dininde ihlâs sahipleri olarak, diğer bütün dinlerden İslama
yönelerek ibâdet etsinler, namazı gereği üzre kılsınlar ve zekâtı
versinler diye emrolunmuşlardı. İşte bu emredildikleri şey dosdoğru
hak dindir” buyuruluyor.
Âlimler de şöyle
buyurdular:
“İhlâs, niyet ile olur.
Âdemoğlunun bir zâhirî bir de batınî azaları vardır. Zâhirî olarak
ibâdet etmek ve Allahü teâlânın emirlerine uymak gerekir. Batınî
olarak ise, Allahü teâlâdan başka ilâh olmadığına, Muhammed
aleyhisselâmın, Allahü teâlânın Resûlü olduğuna samîmi olarak
inanmak gerekmektedir, ibâdetler için de asıl olan, ihlâs ile
yapmaktır. Bu ise, kalp ile olmaktadır. Buna göre zâhirî
azalar, bâtına tâbidir. Batın doğru olursa, zâhir de ona bağlı
olarak doğru olur. Bâtında bozukluk olursa, bu bozukluk zâhirde
kendisini gösterir, öyleyse müminin, bâtınını doğru yapmak, onu
düzeltmek husûsunda çok gayret sarf etmesi gerekir."