Gaflet, kalbin ölmesi demektir. Kalbin gafletten
uzak olması, huzûr ve agâh olmasıyladır.
Kâdı Muhammed Zâhid hazretleri
“Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velîlerin
ondokuzuncusudur. Semerkand’da doğdu. Ya’kûb-ı Çerhî hazretlerinin
torunudur. Ubeydüllah-i Ahrâr’a talebe oldu. Onun vefâtından
sonra halîfesi oldu. 936 (m. 1529)’da Semerkand’da Vahş köyünde
vefât etti. “Mesmûât” adlı eserinde, hocası Ubeydüllah-i Ahrâr
hazretlerinin sohbetlerinde dinlediklerini toplamıştır. Bu
eserinden bazı bölümler:
“İnsanın yaratılmasından maksat,
kulluk yapmasıdır. Kulluğun aslı ve özü ise, her halükârda Allahü
teâlâyı unutmamak, gâfil olmamak, tazarru (yalvarma) ve huşû
(korku) içinde bulunmaktır.”
“İbâdet ile ubudiyet (kulluk)
arasındaki fark; ibâdet, dinin emrettiği vazîfeleri yapmak;
ubudiyet ise, kalbin gafletten uzak ve dâima Rabbini tazim eder
hâlde olmasıdır.”
“Temkin makamına kavuşmak için,
zarûretsiz söz söylememek lâzımdır. Çok gülmek ve çok konuşmak
kalbi öldürür. Temkin makamı, huzûr ve agâh (gafletten uzak)
olmaktan ibârettir ki, bu hâl, gözdeki görme, kulaktaki işitme
vasfı gibi hiç kaybolmamalıdır. Kendisini Allahü teâlânın her ân
gördüğünü bilmelidir. Böyle bir hâle gelen kimsenin konuşması
gerekir. Bu hâle kavuştuktan sonra, (insanları irşâd için)
konuşmaması gaflettir. Gaflet ise, kalbin ölmesi demektir. Kalbin
gafletten uzak olması, huzûr ve agâh olmasıyladır. Bu nisbetin
sahibi çok çalışmalı, ihtimâm göstermeli ve bu nisbet zamanını iyi
muhafaza etmelidir.”
“Gençlik zamanı fırsat ve
ganimettir. Bu kıymetli zamanı ve nefesleri saadet vesilesi
yapmayana yazıklar olsun. Saadet arayan kimse, Resûlullahın
(sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkı ile ahlâklanmalıdır. Hilm
(yumuşaklık), kerem, cömertlik, tevâzu, Îsâr ve diğer ahlâk-ı
hamide olan şeylerle ahlâklanmalıdır. Husûsen kalbde Allahtan başka
hiçbir şeye bağlılık kalmamasına (mâsivânın terkine) çok çalışmak
lâzımdır. Kalbden mâsivâ silinip atıldığı zaman, kalbde Allah
sevgisinden başka hiçbir şey
kalmaz, buyurmuşlardır.”
“Akıllı kimse, bir işi bir
haftada veya bir ayda bitiren, dünyâya âit faydaları kısa zamanda
elde eden kimse değildir. Akıllı o kimse ki, bütün çalışmasını ve
gayretini dinin emirlerine uymaya sarf eden, işlerini âhirette
fayda verecek şekilde yapandır. Bundan daha akıllı kimse ise, bütün
gayretini sarf ederek, Allahü teâlâdan başka her şeyden yüz
çeviren, onları kalbinden çıkarandır. Böyle yapan kimse, Allahü
teâlânın rızâsına kavuşur.”