Allahü teâlânın görüleceğine
inanmalı, nasıl görüleceği düşünülmemelidir.
Sedîdüddîn Tizmentî hazretleri
Mısır’da yetişen fıkıh âlimlerinden, müderris ve kadıdır. 605 (m.
1208)’de Mısır’da Tizment’te doğdu. 674 (m. 1276)’da, Kâhire’de
vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Âlemlerin yaratıcısı Allahü
teâlâdır. O birdir. “Hay” diri, “Alîm” bilici, “Kâdir” gücü yetici,
“Mürîd” dileyici, “Semî’” işitici, “Basîr” görücü ve “Mütekellim”
söyleyici, “Hâlık” yaratıcıdır. Dünyâ âleminde ve âhiret âleminde
bulunan her şeyi, maddesiz, zamansız ve benzersiz olarak yoktan var
eden, ancak Allahü teâlâdır, diye kesin inanmaktır. Her varlığın
yaratanı, sahibi, hâkimi O’dur. O’nun hâkimi, âmiri, üstünü yoktur,
diyerek inanmak lâzımdır. Her üstünlük, her kemâl sıfat O’nundur.
O’nda, hiçbir kusur, hiçbir noksan sıfat yoktur. Dilediğini
yapabilir. Yaptıkları, kendine veya başkasına faydalı olmak için
değildir. Bir karşılık için yapmaz. Bununla beraber, her işinde,
hikmetler, faydalar, lütuflar, ihsânlar vardır. Hiçbir şey onun
ilminden ve kudretinden dışarı çıkamaz. Allahü teâlâ üzerinden,
gece, gündüz ve zaman geçmesi düşünülemez. Allahü teâlâda, hiçbir
bakımdan, hiçbir değişiklik olmayacağı için, geçmişte, gelecekte
şöyledir, böyledir denemez. Allahü teâlâ hiçbir şeye hulul etmez.
Hiçbir şeyle birleşmez. Allahü teâlâ, zâtında ve sıfatlarında
birdir. O’nda hiçbir değişiklik, başkalaşmak olmaz.
Allahü teâlâyı dünyâda baş gözü
ile görmek caizdir. Fakat kimse görmemiştir. Kıyâmet gününde,
mahşer yerinde, kâfirlere ve günahı olan müminlere, kahr ve celâl
ile, sâlih olan müminlere ise lütuf ve cemâl ile görünecektir.
Müminler, Cennette, cemâl sıfatı ile görecektir. Kâfirler, bundan
mahrum kalacaklardır. Allahü teâlânın görüleceğine inanmalı, nasıl
görüleceği düşünülmemelidir.
Allahü teâlânın ciheti, karşıda
bulunması yoktur. Allahü teâlâ madde değildir. Cisim değildir.
Sayılı değildir, ölçülmez. Hesap edilmez. O’nda değişiklik
olmaz. Mekânlı değildir, öncesi, sonrası, önü, arkası, altı, üstü,
sağı, solu yoktur. Bunun için insan düşüncesi, insan bilgisi, insan
aklı, O’nun hiçbir şeyini anlayamaz. O’nun nasıl görüleceğini de
kavrayamaz. El, ayak, cihet, yer ve bunlar gibi, Allahü teâlâya
lâyık olmayan kelimelerin âyet-i kerîmelerde ve hadîs-i şerîflerde
bulunması, bizim anladığımız ve öğrendiğimiz, bugün kullanılan
manada değildir...
Sedîdüddîn Tizmentî hazretleri
Mısır’da yetişen fıkıh âlimlerinden, müderris ve kadıdır. 605 (m.
1208)’de Mısır’da Tizment’te doğdu. 674 (m. 1276)’da, Kâhire’de
vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Âlemlerin yaratıcısı Allahü
teâlâdır. O birdir. “Hay” diri, “Alîm” bilici, “Kâdir” gücü yetici,
“Mürîd” dileyici, “Semî’” işitici, “Basîr” görücü ve “Mütekellim”
söyleyici, “Hâlık” yaratıcıdır. Dünyâ âleminde ve âhiret âleminde
bulunan her şeyi, maddesiz, zamansız ve benzersiz olarak yoktan var
eden, ancak Allahü teâlâdır, diye kesin inanmaktır. Her varlığın
yaratanı, sahibi, hâkimi O’dur. O’nun hâkimi, âmiri, üstünü yoktur,
diyerek inanmak lâzımdır. Her üstünlük, her kemâl sıfat O’nundur.
O’nda, hiçbir kusur, hiçbir noksan sıfat yoktur. Dilediğini
yapabilir. Yaptıkları, kendine veya başkasına faydalı olmak için
değildir. Bir karşılık için yapmaz. Bununla beraber, her işinde,
hikmetler, faydalar, lütuflar, ihsânlar vardır. Hiçbir şey onun
ilminden ve kudretinden dışarı çıkamaz. Allahü teâlâ üzerinden,
gece, gündüz ve zaman geçmesi düşünülemez. Allahü teâlâda, hiçbir
bakımdan, hiçbir değişiklik olmayacağı için, geçmişte, gelecekte
şöyledir, böyledir denemez. Allahü teâlâ hiçbir şeye hulul etmez.
Hiçbir şeyle birleşmez. Allahü teâlâ, zâtında ve sıfatlarında
birdir. O’nda hiçbir değişiklik, başkalaşmak olmaz.
Allahü teâlâyı dünyâda baş gözü
ile görmek caizdir. Fakat kimse görmemiştir. Kıyâmet gününde,
mahşer yerinde, kâfirlere ve günahı olan müminlere, kahr ve celâl
ile, sâlih olan müminlere ise lütuf ve cemâl ile görünecektir.
Müminler, Cennette, cemâl sıfatı ile görecektir. Kâfirler, bundan
mahrum kalacaklardır. Allahü teâlânın görüleceğine inanmalı, nasıl
görüleceği düşünülmemelidir.