Asıl cömertlik, çok mal
verdiği hâlde, en az verenin kendisi olduğunu
düşünmektir.
Ebü’l-Muzaffer İsferâînî
hazretleri tefsîr, kelâm ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir.
Horasan’da İsferâîn şehrinde doğdu. 471 (m. 1078)’de Tûs’ta vefât
etti. Çok güzel şiirler de yazan İsferâinî, bir şiirinin
tercümesinde kendi nefsine şöyle demektedir:
Verdiğin üç-beş parça mal ile
cömert oldum sanma! Asıl cömertlik, çok mal verdiği hâlde, en az
verenin kendisi olduğunu düşünmektir. Verdiği mal karşılığında
teşekkür ve iltifat bekleyen cömert değildir. Teşekkür, minnet ve
eziyete aldırış etmeyen kimseye, cömertliğinden dolayı iltifâtın
bir zararı olmaz.” İsferâînî, “Et-Tebsîr fîl-firak” isimli
kitabının önsözünde, şunları kaydediyor:
Allahü teâlâ, En’âm sûresinin 79.
âyet-i kerîmesinde İbrâhim aleyhisselâmın Îmânından haber verirken,
meâlen onun şöyle dediğini beyân buyurmuştur: “Şüphesiz, ben sâdece
hak dîne (tevhîde) boyun eğip, yüzümü yerleri ve gökleri
yaratmış olan Allaha çevirdim ve ben müşriklerden (O’na ortak
koşanlardan) değilim.” Bu âyet-i kerîmede, onun “Hanîf’
dini üzere olduğu, yani putlara tapmadığı, şeytanın
yollarından uzak durduğu, Allahü teâlânın dinine muhalif olan yol
ve dinlerden uzak kaldığı bildiriliyor. Bunun benzeri, Resûlullaha
(sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) inzal buyurulan şu âyet-i
kerîmelerde görülmektedir En’âm sûresinin yüzellidokuzuncu âyet-i
kerîmesinde meâlen şöyle buyurulmaktadır: “Peygamberlerin bir
kısmına inanıp, bir kısmını inkâr etmek veya hükümlerin bir
kısmını tanımamak sûretiyle dinlerini ayrı ayrı fırkalara ayırarak
parçalananlar var ya, senin onlarla hiçbir ilgin
yoktur...”
Muhammed sûresinin ondokuzuncu
âyet-i kerîmesinde de meâlen şöyle
buyurulmuştur: “Şimdi (Ey Resûlüm)! Şunu bil ki, Allahtan
başka hiçbir ilâh yoktur.” Allahü teâlâ, bu âyet-i kerîmelerde
Resûlüne, ma’rifetullaha ve Allahü teâlânın dinine muhalif olan her
dîni terk etmesini emretmiştir. Yine O’na kendisinden haber
verirken, Allahtan başka ilâh olmadığını ve ibâdete yalnız O’nun
lâyık olduğunu bildiren vasıfları toplayan ma’rifetine dâir
sıfatlarla kendisini anmayı emretmiştir. Allahü teâlâ, En’âm
sûresinin yüzaltmışbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle
buyurmuştur: “De ki: Beni, Rabbim, şüphesiz dosdoğru bir yola
hidâyet buyurdu; O, öyle bir din ki, gayet sağlam ve devamlı,
İbrâhim’in Hakka yönelmiş tevhîd dîni; ve
O (İbrâhim), hiçbir zaman müşriklerden
olmadı.”