Alışveriş yapacak
kimsenin, sahîh ve helâl olması şartlarını öğrenmesi
lâzımdır.
Niksârîzâde Mehmed Efendi,
Osmanlı devri âlim ve şâirlerindendir. 945 (m. 1538)’de babası
Bağdat kadısı iken orada doğdu. 1025 (m. 1616)’da İstanbul’da vefât
etti. Bir dersinde buyurdu ki:
İmâm-ı Azam hazretlerinin
talebesi İmâm-ı Muhammed Şeybânî’ye sordular: “Efendim!
Mütehassıs olduğunuz tasavvuf bilgisinde bir kitap yazdınız mı?”
Cevap olarak buyurdu ki: “Zühd ve takvâ, dünyâya meyletmemek, haram
ve şüphelilerden kaçmak; ancak bütün işlerde dînin emirlerini
yapıp, yasaklarından kaçınmakla, doğru bir alışveriş, bâtıl, fâsid
ve mekrûh sözleşmelerden sakınmakla elde edilebilir. Bunlar da,
fıkıh kitaplarından öğrenilir. Alışveriş ve başka sözleşmeler
yapacak kimsenin, bunların sahîh ve helâl olması şartlarını
öğrenmesi lâzımdır. Bunun için, bu işlerin ilmihâlini öğrenmek, her
mükellefe farz-ı ayndır. Bu farzın yerine getirilmesi için, bey’ ve
şirâ kitabını yazdım.”
Satıştaki ve ödünç vermedeki
faizi iyi anlamak için, şunlari iyi öğrenmek lazımdır:
Ağaçtaki meyveyi, kopmuş aynı
meyveye satmak faiz olur. Ağaçtaki meyveyi, ağaçtaki aynı meyve ile
satmak faiz olur. Buğdayı, buğday ununa ve kavrulmuş buğdaya, aynı
hacimde dahî satmak faiz olur. Çünkü, buğdaydan, aynı hacimde un
hâsıl olmaz. Unu ve buğdayı, ekmeğe satmak faiz olmaz. Çünkü ekmek,
başka cinsten olmuştur ve sayı ile ölçülür. Menşeleri veya kullanış
yerleri aynı olmayan veya insanlar tarafından sıfatları
değiştirilen şeyler, aynı cinsten değildir. Meselâ hurma sirkesi
ile üzüm sirkesi ve koyun eti ile sığır eti ve sütleri ve koyun
yünü ile keçi kılı ve buğday ile ekmek aynı cinsten değildirler.
Keçi ve koyun eti ve sütleri, faiz bakımından aynı
cinstendir.
İmâm-ı Muhammed’e göre, ekmeği
adet ile ve vezn ile ödünç vermek faiz olmaz, İmâm-ı Ebû Yûsuf’a
göre yalnız tartı ile faiz olmaz. Susam, zeytin, ceviz, gibi, yağ
çıkarılan cisimler, kendi yağları ile satıldığı zaman, yağ,
cisimdeki yağ miktarından ziyâde ise caizdir ve yağın aynı miktarı
yağ karşılığı olup, ziyâdesi posa karşılığı olur. Ziyâde değilse,
az veya müsâvî ise veya belli değilse faiz olur.
Üzümü, şırası karşılığı ve koyunu
yünü karşılığı ve meyveli ağacı aynı meyve karşılığı ve ekilmiş
toprağı, çıplak toprak karşılığı ve başakta yetişmiş buğdayı,
yetişmemiş buğday karşılığı, taşlı küpeyi taşsız küpe karşılığı,
altınlı kılıcı veya kemeri altınsız aynı kılıç ve kemer karşılığı
ve kabuklu pirinci kabuksuz pirinç ile satmak da, müsâvî veya az
ise faiz olur.
Niksârîzâde Mehmed Efendi,
Osmanlı devri âlim ve şâirlerindendir. 945 (m. 1538)’de babası
Bağdat kadısı iken orada doğdu. 1025 (m. 1616)’da İstanbul’da vefât
etti. Bir dersinde buyurdu ki:
İmâm-ı Azam hazretlerinin
talebesi İmâm-ı Muhammed Şeybânî’ye sordular: “Efendim!
Mütehassıs olduğunuz tasavvuf bilgisinde bir kitap yazdınız mı?”
Cevap olarak buyurdu ki: “Zühd ve takvâ, dünyâya meyletmemek, haram
ve şüphelilerden kaçmak; ancak bütün işlerde dînin emirlerini
yapıp, yasaklarından kaçınmakla, doğru bir alışveriş, bâtıl, fâsid
ve mekrûh sözleşmelerden sakınmakla elde edilebilir. Bunlar da,
fıkıh kitaplarından öğrenilir. Alışveriş ve başka sözleşmeler
yapacak kimsenin, bunların sahîh ve helâl olması şartlarını
öğrenmesi lâzımdır. Bunun için, bu işlerin ilmihâlini öğrenmek, her
mükellefe farz-ı ayndır. Bu farzın yerine getirilmesi için, bey’ ve
şirâ kitabını yazdım.”
Satıştaki ve ödünç vermedeki
faizi iyi anlamak için, şunlari iyi öğrenmek lazımdır: