Ezâ, nimet verdiği,
ihsânda bulunduğu kimseyi mahcup etmek,
utandırmaktır.
Ebü’l-Kâsım Nüveyrî hazretleri
Şafii âlimidir. 801 (m. 1399)’da Mısır’da doğdu. 898 (m. 1493)’de
Mekke-i mükerremede vefât etti. “Târih-ül-Hulefâ” kitabında
şunları anlatmaktadır:
Sûre-i Bekaranın sonunda meâl-i
şerîfi (Mallarını Allah yolunda infâk edenler, dağıtanlar...) olan
262. âyet-i kerîmesi, hazret-i Osmân bin Affân ve hazret-i
Abdürrahmân bin Avf “radıyallahü anhümâ” hakkında nâzil
olmuştur...
Abdürrahmân bin Avf,
Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna dört bin dirhem
getirdi, koydu. Dedi ki: Yanımda sekiz bin dirhem var idi.
Dört bin dirhemi kendime ve âileme alıkoydum. Dört bin dirhemi
Rabbime ödünç verdim. Resûl-i ekrem ona buyurdu
ki: (Evinde bıraktığına ve borç verdiğine, Allahü teâlâ
bereket versin!) Fakat Osmân “radıyallahü anh” Müslümânları Tebûk
gazâsında techîz etti. Ticâret develerini, hevedleri ve çulları ile
berâber verdi. O iki serverin hakkında bu âyet-i kerîme nâzil
oldu.